Cilt Bakımı,Cilt maskesi,Sivilceler için maske,Siyah noktalar,Saç Bakımı,Normal Cilt Bakımı,Saç Sağlığı,aç Bakımı Saç Maskeleri saç dökülmesi saç bakım ürünleri evde saç bakımı saç maskeleri doğal cilt bakımı bitkisel cilt bakımı erkek cilt bakım saç bakımı cilt maskeleri cilt lekeleri siyah noktalar sivilceler Bitkisel Cilt Bakımı Cilt Bakımı ve Güzellik Kuru Cilt Bakımı doğal cilt bakımı bitkisel cilt bakımı epilasyon laser epilasyon

Blog Arşivi




Yağlardan kurtulmanın en kestirme yolu

» puanınızı öğrenmek için tıklayın
sağlık şişmanlık güzellik diyet beslenme

Pek çok kadın için bölgesel yağlar, fazla kilolardan daha çok sorun oluşturuyor.İşe en yağlarınızdan kurtulmanın en kestirme yolu

Ancak son yılların trendi olan lazer lipoliz, bölgesel yağların yok edilmesinde en kestirme yöntem olarak tercih ediliyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik - Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Karacalar, bu yöntemi şöyle anlatıyor:

“Kısaca lazer lipo olarak da bilinen yöntem lazer enerjisinin yağ dokusu içerisine bir fiber aracılığıyla gönderilip parçalanması esasına dayanır. Gevşek deriyi de bir miktar toparlama özelliği nedeniyle, bu bölge için oldukça ideal bir yöntemdir. Bu özellik kolajen üretimini uyarmasına bağlanır. Bu etki ve parçalanan yağların emilmesi ile sonuçlar altı hafta sonra görünmeye başlar ve dört ay boyunca gelişme devam eder. Etkisi uzun vadede çıktığı için yaz hazırlıklarına çok geç kalmadan başlamak gerekir.”

Hızlı ve etkili sonuç

Lazer lipoliz yönteminin lokal anestezi altında yapıldığını belirten Dr. Karacalar, “İşlem sonrası morluk ve şişliğin az olmasının yanında hızlı bir işlem olarak çağımızın gereklerine uygun bir yöntem olduğu da söylenebilir” diyerek vücudun hangi bölgelerine uygulanacağı konusunda şunları söylüyor:

“Lazer lipoliz, daha önce liposuction yapılan bölgelerde, revizyon ve rötuş için de uygun bir tekniktir. Erkeklerde meme büyüklüğü tedavisinde, sırt gibi sert bölgelerde, çene altı ve çene konturu bölgesinde, bacak içi, kol iç yüzü ve bel gibi dokunun gevşeme eğiliminde olduğu bölgelerde oldukça etkilidir. Aynı yöntemle aşırı terleme gibi sorunlarda ter bezlerine uygulanarak terleme ve koku sorunlarını giderebilmektedir. Yapılan çalışmalarda lazer enerjisi ile yağ hücresinin normal görevlerini yapa-mayıp, çevredeki suyu çekerek şiştiği ve dağıldığı saptanmıştır. Ancak aşırı gevşekliğin olduğu durumlarda lazer lipolizin yararları sınırlı olacağından ‘lifting’ işlemleri ile birlikte yapılması uygun olur. “

Tansiyonu çift kol ve bacaktan ölçün

Doğru sonuç alabilmek için tansiyonun çift kol ve bacaktan ölçülmesi gerektiği bildirildi.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji ve Hipertansiyon Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya
Sağlıker, doğru sonuç alabilmek için tansiyonun çift kol ve bacaktan ölçülmesi gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Yahya Sağlıker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hipertansiyonun dünya ve Türkiye’de hızla artış gösterdiğini, buna rağmen belirtiler hafife alındığından, yüzlerce hastanın hipertansiyonu olduğunu bilmeden yaşadığını söyledi.

Sağlıker, böbrek ve kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığı beraberinde getiren yüksek tansiyonunun kontrol altında tutulması için belirli aralıklarla ölçülmesi gerektiğini, bunun için en uygun zaman diliminin her hafta
salı ve cuma günleri olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:


"Tansiyon, atardamarlardaki kan basıncının göstergesidir. Damarlarda kanın rahat dolaşabilmesi için belirli bir basıncın olması gerekir. Bu basıncın düşük ya da yüksek olması tansiyonla ifade edilir. Çok düşük tansiyon da yüksek tansiyon da tehlikelidir. Tansiyonun normal değerleri küçük tansiyonda 8, büyük tansiyonda 12’dir. Bunun çok altı ya da üstünde çıkan değerler tedaviyi gerektirir."


Sağlıker, "hastaneler de dahil, tansiyona hep tek koldan, daha çok da kalbe yakın olduğu düşüncesiyle sol koldan bakıldığını" belirterek, "Oysa, bu tamamen yanlış. Tansiyon tek koldan ölçülecekse sağ olmuş, sol olmuş fark etmez.
Ancak, en doğru yöntem her iki kol ile bacaktan ölçülmesidir" dedi.


"İki kol ile bacaklardaki tansiyon arasında 3-4 değerin üzerindeki farkın kalp ya da damarlarda rahatsızlık olduğunu gösterdiğine" dikkati çeken Sağlıker, şöyle devam etti:
"İki kol ile bacaklardaki tansiyon ölçümünde kollarda yüksek, bacaklarda düşük çıkıyorsa ciddi bir kalp rahatsızlığının habercisidir. Tansiyon, bacaklarda yüksek, kollarda düşük çıkıyorsa bu da kalbin büyük damarında darlık olduğunu gösterir. Buna biz şah damarı da diyoruz. Bu darlık öldürücü sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle kol ve bacaklardaki tansiyon farkı 3-4 puan ve üzeri çıkıyorsa mutlaka tedavi yoluna gidilmeli."
Sağlıker, herhangi bir göz rahatsızlığı olmamasına rağmen ışığa karşı hassasiyetin de yüksek tansiyon olduğunu gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:


"Tansiyon insan vücudunun kara kutusudur. Başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere birçok hastalığın habercisi olan tansiyon yaş farkı da gözetmeksizin herkeste görülebiliyor. Bu nedenle sağlıklı olduğunu düşünen
bireyler de belirli aralıklarla tansiyonunu kontrol ettirmeli."

Sağlıklı beslenme ipuçları

Sağlıklı beslenme denince akla ilk meyve ve sebzeler gelir. Ancak sebzenin pişirilme şekli ve meyvenin miktarı gözardı edilmemelidir.

Dilara Koçak

Sağlıklı beslenme doğru alışverişle başlar. Alışveriş sonrası mutfakta uyacağınız kurallar kadar, sofrada yediğiniz miktar da tabii ki önemlidir. Sağlıklı beslenme denilince ilk akla gelen sebze ve meyvelerdir. Ancak sebzenin pişirilme şekli yenilen meyvenin miktarı gözardı edilmemelidir. Bununla birlikte süt - yoğurt, tahıllar, et ürünleri ve baklagiller de tabi ki beslenmenin önemli parçalarıdır. Mutfağınızı bu konuda yeniden gözden geçirmek isterseniz aşağıdaki ipuçlarına özellikle göz atmanızı tavsiye ederim.

1- Sebze yemeği yapılırken, 1 kg sebzeye 2 yemek kaşığı sıvı yağ koyun. Etli sebze yemeklerinde ise yağa gerek yok.
2-Yağda kızartma veya kavurma yerine haşlama, fırında ızgara veya sulu pişirme yöntemlerini kullanabilirsiniz.
3- Yemeklere lezzet vermek için sebzeler ve baharatlarla farklı tatlar yaratmaya çalışın.
4- Sosları ve çorbaları krema yerine az yağlı sütle deneyin.
5- Evde tuzu ve yağı daha az tüketmesi gereken birey var ise herkese aynı tencerede yemek pişirin. Daha sonra bir miktar ayırıp tuz ve yağ ilave edin.
6- Kurabiye ve keklerde şeker yerine kuru meyve veya pekmez deneyin.
7- Dondurulmuş patatesi kızartmak yerine bir de fırınlayarak deneyin.
8- Yemek pişirmeye zamanınız yoksa sebzeyi haşlayıp salataya karıştırın veya yoğurtla deneyin.
9- Kek ve ya kurabiyelerde yağı azaltmak için yağsız süt tercih edin.
10- Izgaranızı sadece et tavuk ve balık için değil, sebzeler için de kullanın. Domates, biber, kabak, mantar vs.
11- Yağsız pişirmek için tavaya su damlatın ve kısık ateşe oturtun.
12- Fırında yağsız pişirme işlemi için yağlı kağıttan faydalanın.
13- Katı meyve veya sebze sıkacağından çıkan posayı keklerin içine koyabilirsiniz.
14- 1 yumurtaya 2 yumurtanın sadece beyazını ekleyin ve tavaya yağ yerine çok az su koyup dilediğiniz sebzelerle beraber pişirin.
15- Çay saati canınız börek isterse 1 yufka içine 3 yemek kaşığı lor peyniri ve biraz maydanoz ekleyin. Gözleme şeklinde dörde katlayın. Üzerine 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile 3 yemek kaşığı light yoğurt sürün ve iki yüzünü teflon tavada hafif ateşte pişirin. Yarısını yediğinizde sadece 2 dilim ekmek ve 1 ölçü peynir yemiş olacaksınız.
16- Pirinç yerine bulgur tercih edin. Glisemik indeksi düşük olan bulgur kan şekeri seviyenizi pirince göre dengeler. 2 yemek kaşığı bulgur, 1 ince dilim ekmeğe eşittir.
17- Hamurlu ve yağlı tatlılar yerine meyveleri fırınlayın.
18- Meyve suyunun kalorisini düşürmek için sulandırın veya maden suyuyla karıştırın.
19- Domates ve soğanı yemeklerde bol kullanın, kalori değeri düşük su oranı yüksek olduğu için doyurucudur ve antioksidan kapasitesi yüksektir.
20- Et veya tavuğun yanına karbonhidrat içeren (patates, pirinç vb) bir garnitur yerine kalorisi çok düşük olan mantarı seçin.
21- Patatesi kızartmak yerine fırında sütle pişirmek daha iyi bir seçimdir.
22- Yulaf, kepek unu ve kuru meyvelerle kendi müslinizi hazırlayabilirsiniz.
23- Tarçın, şeker ihtiyacını azaltır. Meyve salatası, bitki çayları ve sütünüzün içine eklemeyi deneyin.
24- Evde mutlaka taze sebze ve meyve bulundurun.

Egzersiz yaparak kilo verebilir misiniz?

spor sağlık egzersiz diyet

Şişmanlık tanım olarak vücutta sağlığı bozan yağ birikimi demektir. Günümüzde kötü ve aşırı beslenme yanısıra hareketsiz yaşamaya bağlı olarak şişman insan sayısı giderek artmaktadır.

Şişmanlık kalp, damar hsatalıkları, şeker hastalığı ve eklemlerde bozulmalar ön planda olmak üzere bir dizi hayatı kötü etkileyen ve yaşam süresini kısaltan sağlık sorununa neden olmaktadır. Önlenmesi ise oldukça güçtür.

Amerikan Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Prof. Dr. Nadire Berker, belirli bir vücut ağırlığı ve yağ birikimi oluştuktan sonra vücutta oluşan değişiklikler nedeniyle kilo vermek imkansız denecek kadar zor olabileceğini ve bu nedenle normal kilosunun üzerinde olduğunu gören her insan kalori alımını kısıtlamalı, beslenmesini düzenlemeli ve hayatına egzersizi katması gerektiğini belirtiyor.

Aşırı ve kötü beslenmeye bağlı olarak kalori alımı artışı vücutta yağ dokusu ve şeker fazlası, hareketsizlik birleştiğinde pankreas açlık halinde daha fazla insülin salgılamaya başlar. Vücuda alınan şekere vücudan verdiği insülin salgısı cevabı hızlanır. Ancak insüline hücrenin duyarlılığı düşer. Bir diğer deyişle biz şeker almaya devam ettikçe vücudumuz da bu şakarin hücrelerimize girebilmesi, vücudumuzun bu şekeri kullanabilmesi için daha fazla insülin salgılamaya başlar. Ancak hücrelerimiz bir süre sonra bu aşırı insülin salgısına cevap vermezler, yani insüline duyarsız hale gelirler, böylelikle şeker hücre içine geçememeye ve kanda yükselmeye başlar. Ayrıca adrenokortikal hormonlar ve büyüme hormonu yapımı azalır, yağların yakılmasından sorumlu olan lipaz denen enzim azalır ve kolesterol üretimi hızlanıarak şişmanlık giderek yerleşir, şeker hastalığı sinsice başlar.

Aşırı kilo nedeniyle hastalık riski arttığı gibi varolan veya yeni gelişen hastalıklar da daha şiddetli geçirilir. Aşırı kilo fiziksel iş yapabilme kapasitesini azaltır. Şişman kişiler eggzersize başlamadan önce kapasitelerini ölçmek için egzersiz testi yapmak gereklidir. Ancak şişmanlarda koroner arter hastalığı yani kalp damarlarında tıkanıklık riski yüksek olduğundan çok dikkatli olunmalı, en ufak bir rahatsızlıkta test sonlandırılmalıdır. Test esnasında tansiyon da aniden yükselebilir.

Egzersiz orta derece şişman insanlarda kilo kaybına yardımcıdır ancak morbid obezitede işe yaramaz. Düzenli egzersizle yağ dokusunda azalma olur. Vücut ağırlığı aynı kalabilir bu da kas dokusu gelişmesine bağlıdır. Düzenli egzersiz göbek ve karın çevresi yağ kaybına yol açar, gövde yağ dağılımını düzeltir. Vücut yağları gövde üst tarafında biriken kişiler egzersizle daha kolay yağ kaybederler. Fizik aktivite ve açlık arası ilişki tam aydınlatılmamıştır. Kalori kısıtlandığında, diyetle vücudun kalori yakma hızı azalmaktadır. Ayrıca vücut diyetteyken egzersizle yaktığı kalori mikatrını da azaltmaktadır. Bu nedenle egzersiz istenildiği ölçüde kalori harcamasına neden olamamaktadır. Yine de düzenli egzersiz ile kişi kilosunu koruyabilir.

Şişmanlarda düzenli egzersiz hücrenin insüline gösterdiği direnci azaltmakta, açlık kan şekerini düşürmekte ve şeker toleransını arttırmaktadır. Bu sayede şeker hastalığı riski azalmakta, şişmanlığın sürmesine yol açan kısır döngü kırılabilmektedir.

Şişmanlık tedavisinde amaç yağ kütlesinin azaltılması, kas kütlesinin korunmasıdır. Hafif ve orta derecede şişman olanlar, vücut yağı üst gövdede toplanmış olanlar, sürekli kilo alıp vermeyenler, fazla kilolarını erişkinken almış olup gerçekten vermek isteyenler kilo kaybedebilirler. Aşırı şişmanların, durmadan kilo alıp verenlerin, çocukluğundan beri şişman olanların kilo verme şansı yoktur.

Diyet yaparken amaçlar yağ alımının ve alınan toplam kalori miktarının azaltılmasıdır. Fiziksel aktivitenin amaçları ise günlük hareket miktarının ve kalp-akciğer kondüsyonunun arttırılmasıdır. Kilo kaybı sağlayan tıbbi müdaheleler arasında açlık diyetleri, mide ameliyatları, mideyi pas geçen barsak bypas ameliyatları, çene telleme, mide içi balonlar, yağların cerrahi yöntemle alınması ve ilaçlar sayılabilir.

Şişmanlarda egzersiz planlarken her zaman egzersiz testi yapmak zorunlu değildir. Testin amacı egzersiz reçetesinin daha detaylı yazılabilmesidir. Kişinin fiziksel kapasitesi anlaşılır ve egzersizin yoğunluğu buna göre belirlenir. Program hazırlanırken eğlenceli, pratik, kişinin hayatına uyumlu bir hareket ve spor dizisi seçilmelidir. Amaç kalori harcatırken vücuda hasar vermemektir. Kalori hem egzersiz sırasında hem de hemen egzersizden sonra erken dinlenme fazında harcanır. Bu nedenle günde bir uzun egzersiz seansı mı yoksa birkaç kez kısa seanslar mı yapılması gerektiği tartışmalıdır. Şişmanlarda vücut ağırlığının eklemler üzerine bindirilmediği sporlar tercih edilmelidir. Yürüyüşler de yapılabilir, günlük yaşam aktiviteleri arttırılır, dirençli çalışmalar ile kaslar güçlendirilir. Her gün veya haftada en az 5 gün çalışılmalıdır. Günde tek sefer 40-60 dakika veya günde 2 kez 20-30 dakika egzersiz yapılmalıdır. Egzersizin şiddeti kişinin maksimum kapasitesinin %50-70’i olacak şekilde ayarlanmalı, daha sonra % 70-85’e çıkılmalıdır. Dirençli kas güçlendirme egzersizleri yerine aerobik egzersizlerle yağ kütlesi daha kolay azalır.

Şişmanlıkta egzersiz programlarının en hassas noktası eklem hasarının önlenmesidir, ayrıca bireyin motivasyonunun yani egzersiz yapma hevesinin korunması da çok önemlidir. Kilo fazlalığı vücudun ısı ayarlama sistemini bozduğundan egzersize başlamadan önce mutlaka gevşeme, ısınma yapılmalı, egzersiz sonunda soğuma yapılmalı ve egzersizin şiddeti yavaş yavaş arttırılmalıdır. Eklemlere yük bindirmeyen veya az yük bindiren sporlar seçilmeli, ısı ayarlamasına dikkat edilmeli, ortam serin, neredeyse soğuk olmalı, bool sıvı alımı sağlanmalı, rahat ve ter atan giysiler giyilmelidir.

Egzersiz olarak kürek, yürüyüş ve bisiklet önerilir. Koroner arter hastalığı riski azalır, kilo azalır, fonksiyonel performans artar. Süre önemlidir, günde en az 60 dakika çalışılmalı ve ideal olarak her gün çalışılmalıdır. Bu progrmada istenilen hedeflere en erken 9-12 ayda ulaşılabilir. Son olarak şişmanlarda başka hastalıkların da olabileceği unutulmamalı, özellikle kalp hastalığı veya hipertansiyon nedeniyle ilaç kullanan hastalarda egzersiz programları mutlaka hekimler tarafından gözden geçirilmelidir.

Menopoz...

sağlık menopoz diyet

Ateş basması, gerginlik, kilo alımı ve diğerleri... Diyetisyen Tuğçe Altan Bahçe, sağlıklı bir menopoz süreci için beslenme planı çıkardı.

Kadın yaşamının üçte birini kapsayan menopoz dönemi genellikle kadınların korkulu düşü. Çünkü bir yandan değişen hormo sistemin getirdiği yakınmalar diğer dan bu yakınmaların da etkisiyle, en farklı dönemin psikolojik yansıması. Yavaşlayan metabolizma nedeniyle bel çevresinde yağlanmanın başlaması... Birbirini izleyen birçok yakınma...Peki bütün bunlar olmak zomnda mı? Uzmanların yanıtı hayır! Çünkü bu sorunların üstesinden gelmek mümkün. Nasıl mı? İşte sorunlar ve üstesinden gelme yolları:

Östrojenin azalmasıyla gelen ateş basmaları

Menopoz, kadının yaşamında doğurganlık döneminin sona erdiği ve yeni dönemin başladığı doğal bir süreç, menopozla birlikte yaşamın farklı dönemllerinde olduğu gibi, kadın vücuda birçok fizyolojik değişiklikler gösterir. Bunların başında hormonal ve fizolojik değişiklikler gelir. Menopoz başdığında kadınların östrojen hormonu salgısı giderek azalır ve mensturion tamamen durur. Östrojenin yokluğu nedeniyle ateş basması, ani aşırı terleme, sinirlilik, ağlama nöbetleri, uykusuzluk, unutkanlık, kemik erimesi ve kan şeker düzeninin bozulması, kilo artışı gibi bilinen pek çok belirti ve sağlık sorunu ortaya çıkar.

Hormonların dengeli çalışması beslenme önemli

Menopoz dönemi öncesinde kilo sorunu olmayan kadınlarda bile, menopozla birlikte karın bölgesinde yağlanma olur. Menopozun olumsuz belirtileri ile birlikte istenmeyen bu kilo artışım engellemek için kadınlar çok sıkı ve yetersiz (dengesiz) diyetlere başvurabilir. Uygulanan bu sıkı diyetlerle kemik sağlığı bozulur, bağışıklık sistemi yeterli çalışamaz. Ancak kilo artışı da kişide, östrojen hormonuna duyarlı göğüs kanseri ve kalp damar hastalıkları riskinin artmasına neden olabilir. Menopoz dönemindeki beslenme, diğer dönemlerde olduğu kadar önemli ve sağlığı koaımaya yardımcıdır. Yeterli ve dengeli, ana ve ara öğün içeren bir beslenme programı, vücudun bu döneme uyum sağlamasına yardımcı olurken, hormonların dengeli çalışmasını sağlar. Kişiyi olası hastalıklardan korur. Bu dönem kısa süreli beslenme programlarını uygulamak yerine, uzun dönemli yaşam tarzı değişikliklerini ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazanmaya çalışmakta fayda var. Çünkü artık farklı bir siz varsınız. Vücudunuzun tepkileri bu dönemde değişirken, siz ona yardımcı olmalısınız.

Az tüketin!

¦ Tuzu dikkatli kullanmaya çalışın. Fazla tuz tüketimi sodyum minerali alımını artırdığı için, kan basıncında değişikliklere, dolayısıyla da kalp-damar hastalıkları riskinin artmasına neden olur. Ayrıca idrar ile birlikte kalsiyum atımının artmasına yol açarak osteoporoz (kemik erimesi) oluşumunu hızlandırır.
¦ Kahve, çay ve gazlı içeceklerin içeriğinde bulunan kafein ve tanin, bazı minerallerin emilimini olumsuz etkiler. Menopoz ile oluşabilecek uykusuzluk ve sıcak basması gibi olumsuz belirtileri artırır. Bu nedenle bitki çayları, kafeinsiz kahve, ayran veya az şekerli limonata gibi içecekleri tercih edin.

¦ Tahıl grubu tüketmeye çalışın: Tam ekmek çeşitlerini, bulgur, kuru baklagiller gibi besinlere
beslenmenizde sıkça yer am vermelisiniz.

¦ Et tüketimi

İşlenmemiş tahıl grubu besinleri tercih edin. Bunların posa (lif) oranları yüksek ve glisemik indeks değerleri düşük olduğu için kilo almanızı engeller ve daha uzun süre kan şeker asını sağlar, mgeleyin. Kırmızı eti haftada 2 defa tüketin. (Fazlası olumsuz etkileyen doymuş yağ içerir.) Balık ve diğer beyaz et ürünlerini haftada 3 defa tüketmeye çalışın. Balık kalp sağlığı için gerekli olan yağ asidi Omega 3' ün en iyi kaynağıdır.

¦ Süt ve süt grubu olan besinler gereklidir. Süt ürünlerini her gün 2-3 su bardağı kadar tüketmeli, yeşil yapraklı sebzelere önem vermelisiniz.

MENOPOZ DÖNEMİ İÇİN ÖRNEK MÖNÜ

KAHVALTI

¦ 2 kibrit kutusu beyaz peynir(yarım yağlı)
¦ 2 ince dilim tam buğday ekmeği
¦ 2 adet ceviz (haftada 3-4 günceviz, kalan günlerde ise 1 tatlı kaşığıketen tohumu kullanın)
¦ 1 tatlı kaşığı yaban mersini
¦ 2 adet kuru kayısı
¦ 1 büyük fincan yeşil çay (şekersiz)

ARA ÖĞÜN
¦ 2 adet mandalina

ÖĞLE YEMEĞİ
¦ 6 yemek kaşığı kıymalı yeşilmercimek
¦ 1 kase yoğurt (yağsız) salatası (1 tatlı kaşığı kadarzeytinyağı ilave edilmiş)

ARA ÖĞÜN

¦ 1 adet elma
¦ 1 su bardağı az yağlı süt

AKŞAM YEMEĞİ

¦ 6 köfte kadar ızgara levrek(200 gr.)
¦ 1 adet zeytinyağlı enginar(1 tatlı kaşığı kadar zeytinyağı ilaveedilmiş)
¦ 1 dilim tam buğday ekmeği

ARA ÖĞÜN¦ 1/2 adet nar
¦ 1 adet kivi

Dökülen saçlarınızı saymaktan sıkılmadınız mı?

sağlık güzellik saç

Saç dökülmesi erkek ve bayanlarda görülen olağan bir süreçtir. İşte saç dökülmesinin nedenleri ve çözümleri..

Genetik özellikler, bilinçsiz kozmetik kullanımı, yanlış saç bakım yöntemleri, stres, mevsimsel dökülmeler gibi sebeplerden dolayı saç köklerinde meydana gelen tahribatlar saç tellerinde incelmeye, saçların dökülmesine neden olur. Amerikan Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Dr. Bilgehan Yılmaz, saç dökülmesinin sadece dökülmeye sebep olan etkeni bilip ona karşı bir önlem aldığında durdurulabileceğini belirtiyor.

1- Saç dökülmesinin bir çok nedeni olabilir. Demir eksikliği ve buna bağlı kansızlık veya başka sebeplerle kansızlık (anemi), tiroit hastalıkları, yumurtalıklara bağlı hormonel düzensizlikler gibi sebepler genel olarak daha sıktır. Fakat kronik stres faktörleri ve ailevi yatkınlık da saç dökülmesinde önemli faktörlerdir.

2- Kadınlarda da erkeklerde olduğu gibi kalıtımın etkisi vardır fakat erkeklerde görülen sıklıkta ortaya çıkmaz. Kalıtsal faktörlerin etkisi ile ortaya çıkar ve “kadında erkek tipi saç dökülmesi” olarak türkçeleştirebileceğimiz tabloda saçlar zaman içinde giderek incelir, tüysüzleşir ve bu incelme ile giderek alına yakın tepe bölgesinde seyrelme başlar. Çok ileri vardığı durumlarda kadında da tepede erkekteki gibi kellik tablosu ortaya çıkabilir.

3- Her gün belli miktarda saç kaybederiz. Bunlar doğal yaşam sürelerini tamamlamış ve dökülmeleri gereken saçlardır. Yerlerine yenileri çıkar. Çeşitli kaynaklara göre değişkenlik gösterse de günde 100 adete kadar saç kaybı normal kabul edilir.

4- Fön, perma, boya gibi işlemlerde saçlar kopup, kırılabilir. Zamanla cansız, kuru ve mat görünmeye başlayabilirler. Buna rağmen saç kökleri zarar görmez. Biz gene de doğru ve kaliteli ürünler kullanmaya özen göstermeliyiz.

5- Saçlarımızın sağlığı tüm bedenimizin sağlığı ve yaşamımızdaki psikolojik faktörlerle de ilgilidir. Sağlıklı ve huzurlu bir yaşam için gayret göstererek saçlarımıza yardımcı olabiliriz. Ne yaparsak yapalım değiştiremeyeceğimiz kalıtsal faktörlere gelince, eğer bunlarla ilgili bir saç problemi yaşıyorsak mutlaka bir dermatoloğa görünmeliyiz.

6- Beslenme tüm vücut sağlığımız için olduğu gibi saçlarımız için de önem taşır. Beslenmenin dengeli olması çok önemlidir. Kilo verme veya ince kalma kaygısı ile yapılan diyetler bazen saçlarımıza zarar verebilmektedir. Hatta bazı kadınlardaki sürekli saç dökülmesinin sebebi dengesiz beslenmeleridir. Hiç yağ yememek, çok düşük kalorili rejimler yapmak ya da proteinden fakir beslenmek sonucunda saç dökülmesi kaçınılmazdır.

7- Saç dökülmesini, sadece dökülmeye sebep olan etkeni bilip ona karşı bir önlem aldığınızda durdurabilirsiniz. Örneğin demir eksikliğine bağlı bir kansızlıktan dolayı saç dökülmesi problemi yaşıyorsanız, saçınıza herhangi bir yağ ya da başka bir ürün sürerek bu problemi çözemezsiniz, demir almanız, eksik demir depolarınızı doldurmanız gerekmektedir. Kısmen eczanelerde de satılan bu tür bakım amaçlı ürünler saçlarınızın daha parlak ve bazen de daha hacimli görünmesini sağlayabilir ancak eğer gerçek bir saç dökülmesi probleminiz varsa bunu engelleyemezler. En başta da söylediğim gibi önce bir uzman durumu değerlendirmeli, gerekli görürse tetkikler istemeli ve sonrasında tedaviyi sürdürmelidir.

8- Çoğu kadını sadece estetik bir kaygıya yönelten saç dökülmesinin arkasında bazen bir hastalık gizlenebildiğini unutmamalıyız. Saçlarımızın olağandışı bir şekilde döküldüğünü düşünüyorsak etraftan duyduğumuz tavsiyelere kulak asmamalı ve önce bir uzmanla görüşmeliyiz.

İnsülin, Alzheimer için de etkili olabilir

Araştırmacılara göre Alzheimer, beyni etkileyen bir tür şeker hastalığı...

ABD’deki Northwestern Üniversitesi ile Brezilya’daki Rio de Janeiro Üniversitesi’nin ortak araştırmasında, şeker hastalığının tedavisinde kullanılan insülin hormonunun, Alzheimer hastalığına karşı da etkili olabileceği bulundu.
Araştırmada, eksikliği ya da işlenememesi şeker hastalığına yol açan insülin hormonunun beyin hücrelerini hafıza kaybına karşı koruduğu sonucuna varıldı. Uzmanlara göre insülin hassasiyeti yaş ilerledikçe azalıyor ve beyin hücreleri, kendilerine zarar veren proteinlerle mücadele edemeyip, saldırılara daha açık hale geliyor.