Cilt Bakımı,Cilt maskesi,Sivilceler için maske,Siyah noktalar,Saç Bakımı,Normal Cilt Bakımı,Saç Sağlığı,aç Bakımı Saç Maskeleri saç dökülmesi saç bakım ürünleri evde saç bakımı saç maskeleri doğal cilt bakımı bitkisel cilt bakımı erkek cilt bakım saç bakımı cilt maskeleri cilt lekeleri siyah noktalar sivilceler Bitkisel Cilt Bakımı Cilt Bakımı ve Güzellik Kuru Cilt Bakımı doğal cilt bakımı bitkisel cilt bakımı epilasyon laser epilasyon

Blog Arşivi




Makyaj Yapmanın İncelikleri

“Her kadın güzeldir yeter ki güzelliğini kullanmayı bilsin” sözü aslında hiç de yalan değildir. Dergilerde gördüğümüz güzel yüzlü kadınların makyajsız hallerini hiç görmediniz mi? Hayır, kesinlikle sizi kandırmıyor, gerçeği söylüyoruz. Siz yeter ki doğru teknikleri kullanmayı bilin…

Güzelliğe doğru yaklaşırken ilk yapmanız gereken doğru ürünleri seçmek. Önemli olan kendinize uygun bir ürünü yine kendinize uygun bir teknikle kullanmak.

Fondöten

Sizin için en uygun olan rengi bulmak için güneşe çıkıp renk tonuna dışarıda bakmanız daha uygun olur. Çünkü karanlık yerlerde fondötenin rengini anlayamayabilir koyu ya da açık bir ton alabilirsiniz.

Fondöten sürerken genelde süngerle sürülmesi tavsiye edilse de parmaklarınızı kullanarak da bu işlemi yapabilirsiniz. Böylece daha az ürün harcamış olursunuz.

Eğer fondöteniniz çok yoğunsa bir nemlendirici ile karıştırabilirsiniz.daha doğal bir görüntü sağlamak için makyaj bazı kullanabilirsiniz.

Pudra

Pudra seçimi yaparken cilt renginize uydurmaya çalışmak yerine şeffaf bir pudra kullanmayı tercih edin. Cildinizin kuru görünmesini istemiyorsanız pudra kullanmamanız tavsiye edilir. Pudrayı her zaman fondöten ve kapatıcıdan sonra kullanın.

Allık

Allık seçiminde göz önünde bulundurmanız gereken en önemli faktör allığın cildiniz kızardığında ya da yandığında aldığı renkten farklı olmamasıdır. Bu genelde pembe veya kırmızı tonlarıdır.


kaynak:sacveciltbakimi.com

Bitkilerle Cilt Bakım Sırları

Daha fazla domates ve domates ürünü tüketin: Domates ürünlerindeki likopenin güneş ışınlarının cilt yaşlandırıcı etkisini yüzde 20-40 oranında azalttığını gösteren çok sayıda araştırma var.

Antioksidan gücü zengin üç meyveye öncelik verin: Yüksek antioksidan içerikleri nedeniyle erik, üzüm ve elmanın beslenmede öncelik taşıması gereken meyveler olduğu belirtiliyor.

Omega-3 zengini balıklardan daha çok yararlanın: Omega-3 yağ asitlerinden EPA’nın güneş ışınlarına bağlı cilt hasarını azaltmada önemli bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Ülkemiz balıklarında da Omega-3 bol miktarda mevcut: Uskumru, hamsi, levrek bunlardan bazıları.

Omega-6 yağ asitlerinden destek alın: Bitkisel yağlarda (zeytinyağı, fındık yağı, ayçiçeği yağı) bulunan Omega-6 yağ asitlerinin de cilt dostu olduklarını unutmayın.

Turunçgillerden zengin bir besin planı yapın: Sadece portakal, greyfurt tüketmekle yetinmeyin. Turunç kabuğunda bulunan “d-limonene” isimli maddenin cilt dostu olduğu belirlendi. Özellikle cilt kanserine karşı ciddi bir koruyucu olan d-limonene’den yararlanmak için portakal veya turunç kabukları ile hazırlanmış reçellerden tüketin.

Yeşil ve siyah çaydan yararlanın: Özellikle yeşil çayın güçlü bir cilt dostu olduğu kuşkusuz. Yeşil ve siyah çaydaki (daha az etkilidir) bu güç, ihtiva ettikleri polifenollerle ilişkilidir.

Daha çok sebze tüketin: Sebzelerin de en renkli olanlarını ve en tazelerini tüketin.

Keten tohumu ile tanışın: Keten tohumunda Omega-6 yağ asitlerinin de bulunduğunu bilirseniz, bu ucuz ama etkili besinin cildiniz için de önemli bir destek olduğunu unutmazsınız.

Ceviz, badem ve fındığı unutmayın: Yağlı tohumların tümü E vitamini, kalsiyum, Omega-3 yağ asitleri cildiniz için de dost besinlerdir.



kaynak:sacveciltbakimi.com

Yeni yıldada güzel olun

Yeni yılda güzelliğinize daha fazla özen göstermek üzere birçok karar aldınız. Bunları uygulamaya şimdiden başlarsanız gözlerin size çevrilmesini istediğiniz yılbaşı akşamına da hazırlık yapmış olursunuz. Unutmayın, güzellik ve cazibe birkaç günde elde edilmez.

Uzun zamandır ertelediğiniz bir sürü kararı uygulamak için yeni yılı bekliyorsunuz. Bunların arasında güzelliğinizle ilgili yapmak istediğiniz şeyler de var. Size önerimiz bunları ertelememiz, şimdiden bu konuda adımlar atmanız. Çünkü yılbaşı akşamı çoğumuz için özel bir gecedir, genellikle özel bir planımız vardır o gece için. Yeni yıla girerken her zamankinden daha güzel, daha alımlı olmak isteriz. Ama bir yandan da gerçek bir çekicilik birkaç günde sağlanmaz, o yüzden size önerimiz, güzellikle ilgili yeni yıl için aldığınız kararları uygulamaya şimdiden başlamanız. Yılbaşına neredeyse iki hafta var. Yeni yılı beklemeden beslenmenize dikkat edin, daha fazla hareket edin, cildinize daha özenli bakın, ve yeni yıla girerken, kendinizi daha güzel ve çekici hissedin, gözler sizin üzerinizde olsun.

Beslenme

Bugünden itibaren, şu ünlü dört beyazı hayatınızdan çıkartmanız hem yeni yıla yeni alışkanlıklarla girmenizi hem de yılbaşı için seçtiğiniz giysinin üzerinizde daha iyi durmasını sağlar. Onların ne olduğunu biliyorsunuz tabii; un, şeker, tuz ve yağ. Çok kısa bir süre içinde kendinizi hafiflemiş hissettiğinizi göreceksiniz. Ayrıca, sofra tuzu yerine kaya tuzu kullanmak ve aktarlarda kolaylıkla bulabileceğiniz yosundan her gün bir miktar tüketmek vücudunuzun su tutmasını engelleyecektir.

Hareket

Yeni yılda daha fazla egzersiz yapmak istiyorsanız, kendinize ciddi bir spor programı hazırlamanızda fayda var. Ama şimdiden, her gün biraz yürümek ve merdiven çıkmakla işe başlayabilirsiniz. İnsana ilk bakışta yetersiz ve etkisiz gibi görünen bu önlemler sizi daha sıkı bir egzersiz programına hazırlar. Ayrıca, dans etmeyi unutmayın. Bunun için dans dersi almanıza ya da gece bir yere çıkmanıza gerek yok. Evinizde de pekala dans edebilirsiniz. Unutmayın, dans sadece kasları çalıştırmakla kalmaz aynı zamanda insana mutluluk verir, bu da sizi güzelleştirir. Zaten güzelliği de mutlu olmak için istemiyor musunuz?

Cilt bakımı

Yılbaşı akşamı cildinizin ışıldamasını istiyorsanız, şimdiden düzenli bakım yapmaya başlayın. Her gün cilt bakımı yapmak, yani makyajınızı silip gece, gündüz ve göz kremlerinizi sürmek cildinizin yaşlanmasını geciktirmek açısından çok önemlidir. Eğer bunun ötesinde haftalık bakım yapma adetiniz yoksa buna hemen başlayın. Bu iki hafta boyunca uygulayacağınız buhar banyosu, peeling ve nemlendirici maskenin cildinizde yapacağı değişiklikleri yılbaşı gecesi fark edersiniz. Piyasada birçok peeling ve nemlendirici maske var. Eğer gözenekleriniz genişse bunun için de ayrıca bir maske kullanmanızı öneririz. Evde uygulayacağınız bakımla yetinmek istemiyorsanız birçok güzellik merkezi de cilt bakımı yapıyor. Ara sıra yaptıracağınız bu tür işlemlerinin hiçbir zaman günlük bakımın yerini tutamayacağını hatırlatalım. Eğer cilt bakımı yaptıracaksanız bunun için yılbaşı akşamından birkaç gün önceyi tercih etmek daha uygun olur. Şimdiden randevu alın, sizin gibi düşünen birçok başka kadın da o günlerde bakım yaptırmak isteyecektir. Eğer yılbaşı gecesi için açık bir giysi tercih ettiyseniz, son aylarda büyük ihtimalle kapalı kalan dekoltenize özel bakım uygulamanız da faydalı olacaktır. Şimdiden her banyo yaptığınızda, dekoltenizi bir yüz fırçasıyla fırçalayın ve yüzünüze sürdüğünüz kremi sabah ve akşamları, dekoltenize de uygulayın. Dekolte için birçok markanın çok etkili kremleri var, bu vesileyle onlardan birini kullanmaya başlayabilirsiniz.

Saç bakımı

Saçlarınız bakımsızsa ve bakım yaptırmayı ya da yapmayı düşünüyorsanız bunun için de önümüzdeki haftayı tercih etmenizde fayda var. Kimi zaman bakım işleminden sonraki birkaç yıkama boyunca saçlar eskisine göre biraz daha yağlı ve ağır olabiliyor. Bu yüzden bakımı yılbaşından bir hafta önce yaptırmak, o gece fönünüzün erken düşmesini ya da topuzunuzun cansız görünmesini engelleyecektir. Eğer yılbaşı için saçınıza şu zamana kadar uygulamadığınız farklı bir kesim denemeyi düşünüyorsanız bunu da şimdiden yaptırmak akıllıca olur. Eğer sonucu beğenmezseniz değişiklik yapma şansınız olur böylece. Her zamanki kesiminizi uygulatacaksanız, bunu da yılbaşından 4-5 gün önce yaptırın. Birçok kesim birkaç günde ancak oturur, böylece yılbaşı akşamı saçınız en iyi halini almış olur. Boya için de aynı şeyler geçerli. Eğer çok özel, daha önce denemediğiniz bir şey yaptırmayı planlıyorsanız yılbaşından bir hafta önce yapın bunu. Saçın yeniden boyanması için biraz süre geçmesi gerekir. Size yakışacağını düşündüğünüz ama sonucundan hoşnut olmadığınız bir röfleyi sildirmek ya da beğenmediğiniz bir saç rengini değiştirmek için yeterli zamanınız olur böylece.

Ve ayrıntılar

Kuaförde yaptıracağınız manikür pedikür gibi diğer işlemler için de birkaç gün öncesini tercih edin. Eğer bunlar için kuaföre gitmeyip kendiniz yapıyorsanız bile bu işleri son güne bırakmayın, iki ayağınız bir pabuca girince hiçbir şey yolunda gitmez. Son gün ojenizi yenilemek ya da rötuş yapmak yeterli olacaktır. O günü telaşlı değil de huzur içinde geçirirseniz, uzun sürecek yılbaşı gecesini daha dinlenmiş ve dolayısıyla daha sakin karşılarsınız. Bu da size kuaförde geçireceğiniz uzun saatlerden ve her türden koşuşturmacadan daha fazla cazibe katacaktır. Her yılbaşı yeni bir hayatın değilse bile yeni bir yılın başlangıcıdır. Kendinizi daha güzel ve cazip hissetmek güzel bir yılın da başlangıcı olabilir belki.



kaynak:sacveciltbakimi.com

Cildinizi nemlendirin dikkat

Son yıllarda nemlendiricilerin önem kazanmasıyla birlikte krem satışlarında büyük artışlar yaşanıyor.

Genellikle fahiş fiyatlarla satışa sunulan kremlere ise sadece belli bir kesim ulaşabiliyor. Bu ürünlere sahip olamayan kişilerde ise daha ucuz olan kremlerin faydalı olamayacağı gibi bir kanı hakim. Uzmanlar, bilinenin aksine bakım ürünlerinin etkili olabilmesi için mutlaka pahalı ve ünlü bir marka olması gerekmediğini belirtiyor. Kişilerin krem alırken dikkat etmesi gereken en önemli unsur ise cilt yapılarına uygun olan ürünleri tercih etmek.

Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi cildiye uzmanı Şerife Günel, krem satın alırken sadece fiyatına bakılmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Günel, cilt bakımında bilinçli hareket etmenin son derece önemli olduğunu vurguluyor. Cildiye uzmanı Günel, “Maalesef insanlar aldıkları krem pahalı olduğunda o ürünün kendisine çok iyi geleceğini düşünüyor. Ama bu son derece yanlış bir düşünce. Çünkü önemli olan, ürünün çok pahalı olması ya da ünlü bir marka taşıması değil, kişinin cildine uygun olmasıdır.” diye konuşuyor. Şerife Günel’e göre, kişilerin öncelikle ciltlerini çok iyi tanıması gerekiyor. Bakıma başlamadan önce kapsamlı bir cilt analizi yaptırarak hangi ürün grubunun kullanılması gerektiğine karar verilmeli. Böylece yağ, nem ve elastikiyet oranı göz önünde bulundurularak cildin yağlı, kuru, normal, olgun ya da hassas olduğuna karar verilebiliyor. Çünkü cilt yaşı her zaman esas yaşımızla doğru orantılı olmayabiliyor. Özellikle hassas cildi olanların bu konuda daha da dikkatli davranması gerekiyor. Bu tür yapıya sahip olanların ürün almadan önce cilt analizi yaptırması büyük önem taşıyor. Yazın güneş ışınlarından korunmak için nemlendirici sürülmesi gerekiyor. Kış aylarında da soğuk havanın özellikle yüz bölgesinde oluşturduğu zarar, nemlendirici kremlerin uygulanmasını zorunlu kılıyor.

Kullanılan nemlendiricilerin ise kesinlikle göz çevresine sürülmemesi büyük önem taşıyor. Bunun sakıncalarını cildiye uzmanı Şerife Günel şöyle aktarıyor: “Yüze sürülen nemlendiriciler kesinlikle göz çevresine kullanılmamalı. Bu nedenle sürülen kremler yüze tatbik edilirken çok dikkatli olunmalı. Aksi halde nemlendiricilerin su tutma özelliği olduğu için gözaltında torbalanmalar oluşturabiliyor.”

Cilt bakımında ellerin çok fazla ihmal edildiğine dikkat çeken Günel, bunun yanlış olduğunu ifade ediyor. Cildiye uzmanı, yaşlılığın en fazla ellerden görülebildiğini bu nedenle sağlıklı ve genç bir görüntü için el bakımının önemli olduğunu kaydediyor. Bakılan bir cilt ile bakılmayan arasındaki farkın ilerleyen yaşlarda kendisini çok daha hissettirdiğinin unutulmaması gerekiyor.

Sağlıklı bir cilt için dikkat edilmesi gerekenler:

- Asla kalitesiz makyaj ürünleri kullanılmamalı. (Zamanla kozmetik aknesi oluşabiliyor.)

- Sigara içilmemeli; çünkü bu cilde büyük zarar veriyor.

- Aşırı güneş altında kalmak cildin zamanından çok önce yaşlanmasına sebep oluyor. Bu nedenle özellikle yazın öğle saatlerinde dışarıya çıkılırken nemlendirici kullanılmalı.

- Makyaj çıkartılmadan yatılmamalı.

- Cildin içeriden de nemlendirilmesi gerektiği için günde mutlaka 2 litre su içilmelidir...


kaynak:sacveciltbakimi.com

Makyaj yaz renkleri

Kırmızı dudaklar, rengarenk saçlar, keskin gölgeler… 2008 kışının makyaj trendinde doğallık dışında herşeye rastlamak mümkün. Doğal olmayan dalgalar, 60’ların bob stili ya da püsküller… Makyajda “fark edilir” olmak önemli. Dudaklar ve farlar belirgin allıklar şehvetli…

Takvimler 2008′i gösterirken, dünyanın moda anlayışında da değişiklikler oluyor. Paris, Roma, New York gibi modanın başkent adreslerinden dünyaya yayılan tek tip akımların yerini, her markanın kendine özel moda stilleri alıyor.

Bizler de markalara giysiden makyaja ve saçlara kadar, kendi doğal stilimize taşıyoruz.

Makyajda bir renk sanatı

80’ler podyumlardan bize gülümsüyor bu yazı prensesler yine o en sevdikleri renge pembeye kavuştu. Gerçek renk tutkunları için gözlerde altın sarısı ve pembe karışımı inanılmaz bir efekt oluşturuyor. Siz de yeterince cesursanız bu keskin renk varyasyonlarından olağanüstü ikililer oluşturabilirsiniz.

İnanılmaz ama gerçek; doğal makyajda bile renk var bu yaz. Toprak tonları gözleri ve dudaklarıları vurguluyor, altın renginde allıklar elmacık kemiklerini ortaya çıkarıyor ve yüzü olduğundan daha sağlıklı gösteriyor. Belirgin morlarlar, maviler, yeşiller artık gözlerde far olarak görmeye alıştığımız renkler olacak. Anlaşılan bu yaz Cindy Lauper’in “Girls Just Want To Have Fun” şarkısını kendimize çok yakın hissedeceğiz…

Yüzlerde ayrıca taze kayısı tonlarından portakal renklerine ve güneşin batarken aldığı kızıllıklara kadar değişik renk dalgalanmalarına şahit olacağız. Tabii, kırmızı klasik dudaklarda canlı görüntüsünden ödün vermiyor.


kaynak:sacveciltbakimi.com


Güzellik Sırları

Gizemli ve romantikSezonun trendi dumanlı bakışlar ateşin tonlarıyla yeniden yorumlanıyor. Kirpik diplerinde veya göz altlarında yoğun gölgeler kullanılan makyajda Shiseido’nun ikili krem farı kullanılıyor. Dudaklar, Estee Lauder’dan “Lip Vinly n.502” ile daha parlak ve doğal. Yoğun kirpikler için “Givenchy Miroir Mascara” kullanılıyor.Çarpıcı ve cesur

Renklerin ve cesur dokunuşların ardında gizlenen güzellik… Bu kez göz çevresinde ve dudaklarda renkler son derece yoğun ve etkili. Bakışlara Art Deco eyeliner ile derinlik veriliyor. “L’Oreal Color Riche n.106” ruj ve dudakları daha belirgin bir hale getirmek içinse Chanel dudak kalemi kullanılıyor.

Dişi ve çekici

Sezonun ateşleyen rengi kırmızı ile bu yıl tüm kadınlar sınırlarını zorluyor. Çekici ve dişi bir kadın gibi görünmek istiyorsanız dudakları ön plana çıkarmalısınız. Dudaklarda Lancome “Rouge Attraction” ve Lancaster “Rouge Grace” ile sonuç mükemmel. Mavala’nın canlı kırmızılarıyla elleriniz de en az makayjınız kadar iddialı görünecek.

Seksi ve yakıcı

Kıpkırmızı dudaklar, doğal bakışlar ve pürüzsüz bir ten… “Givenchy Teint Mirroir Lift Comfort” ışıltılı ve mükemmel bir ten için ideal. Dudaklarda Guerlain Divinora n.221 ve üzerine parlak bir etki için Lancome “Star Gloss” kullanılıyor.


kaynak:sacveciltbakimi.com



Cilt düşmanlarına karşı savaş açın

Cildin en amansız düşmanları olan güneş, hava kirliliği, sinir sisteminde bozukluk, rüzgar, aşırı nemlilik ve sigara; cildin vakitsiz yaşlanmasına neden oluyor. Uzmanlar, ciltteki bozulmaların yüzde 90’ını bu etkenlere bağlıyor.

Çevre etkenleri ve genetik nedenlerle cilt vakitsiz yaşlanabiliyor. Sağlıklı kalması için uygulanması gereken ilk koşulsa onu korumak. Cildimizin kendini savunma sistemi bulunuyor ve bu sistemde antioksidanlar depolanıyor. Antioksidanlar; elmaları çürüten, madenleri paslandıran, cildin sarkmasına neden olan zararlı özgür radikalleri yok ediyor. Güneş, çevre kirliliği ve sigaraysa özgür radikalleri besliyor ve çoğaltıyor. Özgür radikallerin verdikleri zararları gidermek için de antioksidanlara gereksinim var. A, C ve E vitaminleri, mineraller, çinko ve selenyum antioksidan kaynaklarıdır. Bu maddeleri içeren besinlerle beslenmek, soruna kalıcı çözüm getirir. Ayrıca cildi koruyucu maddeler içeren kozmetik ürünlerini kullanmakta da yarar var. İşte cildimizin yedi düşmanı ve onlardan nasıl korunmamız gerektiği:

1- Fazla şeker ve çikolata

Çikolata, kuruyemiş, cips gibi yağlı yiyecekler cildin yağ dengesini bozuyor ve sivilce oluşumuna neden oluyor. Örneğin; yağda kızarmış yiyeceklerin sindirimi zordur ve bu yiyecekler hücrelerin temizlenme sürecini uzatır. Cildin sağlıklı ve pürüzsüz olabilmesi için, yenilenlere son derece özen göstermek gerekiyor. Bu nedenle özellikle vitamin ve mineralli yiyecekler tüketmek çok önemli. Günde 5 parça taze meyve ve sebze yemek bunun için yeterli. Cildin iyi beslenmesi için şu yiyecekleri yemeye özen gösterin:

Kivi: C vitamini deposu olan bu yeşil meyve, enfeksiyonlarla mücadele etmek ve cilt kusurlarını engellemek açısından faydalı.

Deniz ürünleri: Vücuttaki mineral seviyesini yükseltmenin en iyi yolu, bol çinko içeren deniz ürünleri yemek.

Ispanak: Cildi güçlendiren çok iyi bir sebze.

2- Cildi bakımsız ve korumasız bırakmak

Dış etkenler en çok yüzü etkiler. Hava kirliliği cildimiz üzerinde olumsuz etki yaratan faktörlerin başında yer alıyor. Sadece hava almaya çıktığımızda bile sert bir rüzgar, güneş ve kirlilik, cildinizi yıpratmaya ve soldurmaya yetiyor. Güneşin zararlı ışınları, cildin yaşlanmasına ve en önemlisi cilt kanserine yol açıyor. Bu ışınlar, cildin kolojen tabakasına zarar veriyor, bu da elastikiyeti azaltıp, yaşlanmayı hızlandırıyor. Cildi korumanın en etkili yolu; yüksek faktörlü nemlendiriciler kullanmak.

3- Bakım ürünlerini bilinçsizce kullanmak

Çok fazla kullandığımız bakım ürünleri maalesef vücudumuza iyi gelmiyor. Asıl yapılması gereken; yüzü sadece temizlemek ve tonik kullanmak. Nemlendiriciyi ise sadece cildin ihtiyacı olan bölgelere sürmek. Örneğin; burun ve çene bölgeleri yağ bezleri açısından oldukça zengindir. Bu bölgelere fazla nemlendirici sürmemek gerekir. Ayrıca bakım ürünü alırken cilt tipine de dikkat etmek oldukça önemli.

4- Stres yaratmak

Her şeyi problem eden insanlar hayatlarını stres dolu geçirir. Bu sorun herkeste farklı şekilde dışa vurur. Kimi baş ağrısı çeker, kimindeyse sivilceler çıkar. Stres birçok hastalığa yol açtığı gibi, cildimiz üzerinde de tahribat yaratıyor. Kozmetik firmaları son yıllarda cildin stresini azaltan ve onu yatıştıran ürünler geliştirdi. Bu yardımcı ürünlerle cildinize destek olabilirsiniz. Ayrıca güzellik uykusuna yatmak ve spor yapmak da cilt için oldukça faydalı.

5- Sivilcelerle oynamak

Sivilceyi sıkmak demek, sivilcenin iyice yayılması ve enfeksiyonun derinleşmesi demektir. Sivilcenin kendi kendine sönmesini beklemek en iyisi. Bu esnada kapatıcı kullanabilir veya üzerine fondöten sürebilirsiniz. Ancak bunu da abartmayın. Sürekli fondöten kullanmak, cildin hava almasını engeller ve sivilcenin geçeceği varsa da geçmez.

6- Makyajı temizlemeden yatmak

Akşamları makyajı temizlemeden yatmak cildin hava almasını engeller. Cilt özellikle akşamları biz uyurken kendini yenilediği için geceleri cilt temizliğine daha çok özen gösterin.

7- Sigara içmek, alkol kullanmak

Alkol ve sigaranın cilde vereceği zarar hiçbir şey ile kıyaslanmayacak kadar büyük. Sadece sigara içilen bir ortamda bulunmak bile cilde son derece zarar veriyor. Bu iki cilt düşmanı ile savaşabilmek için vitamin ve minerallere ihtiyaç var. Alkol, vücuttaki oksijen ve C vitaminini yakarak, cildin yeni ve sağlıklı hücreler üretebilmesi için ihtiyaç duyduğu amino asitleri yok ediyor. Böylece cildin soluk alması güçleşiyor. Sigaraysa cildin soluk, sağlıksız ve kötü görünmesine neden oluyor. Cildi kalınlaştırıyor ve kırışıklıklara yol açıyor. Aynı zamanda ağız kenarındaki çizgilerin derinleşmesini hızlandırıyor.


kaynak:sacveciltbakimi.com


Cilt bakımı sırasi

Temizleme sütü ile cilt boyunla birlikte temizlenir.

  • Vapozone ile ozon buharı verilir. Vapozone saf oksijen ve­rir, cildi bakıma hazırlar, porlan sıkıştırıp cildin ihtiyacı olan oksijeni sağlar. Süre kuru ciltlerde 10 dakika, normal ciltlerde 20 dakika, yağlı ve akneli ciltlerde 30 dakika ol­malıdır. Ozon buharının cildi dinlendirme özelliği vardır. Hamileliğin birinci ve dokuzuncu aylarında kesinlikle uy­gulanmaz.
  • Komedon pres ile siyah noktalar temizlenir.
  • Peeling, kelime anlamı, ölü hücreleri çıkarma.
  • Soft peeling, primatör adı verilen aletle yapılır.
  • Forment peeling.
  • Biyolojik kazıma sistemi.
  • İontoferezle ionizasyon, galvenik akımla cildin ihtiyacı olan maddeleri cilt altına işletilme işi.
  • Maske, cilt türüne uygun olarak seçilir.
  • Pakung, cilt yüzeyinde kurumayan maske.
  • Kremle on-on beş dakika masaj yapılır. Kremin fazlası alınır. Tüm süre bir saat on beş dakikadır.Yirmi dört saat makyaj yapılmaz.

kaynak:sacveciltbakimi.com

Gece Kremi

Eğer cildinizin daha uzun yıllar gergin, pürüzsüz ve kırışıksız korumak istiyorsanız, gündüz bakımınızın yanı sıra gece bakım kremlerinizi asla ihmal etmemelisiniz.

Biliyor musunuz, aslında ‘güzellik uykusu’ nun kelime anlamının ardında çok daha önemli şeyler var. Geceleri cilt me­tabolizması daha fazla çalışıyor dolayısıyla günün verdiği zarar­lar, UV ışınları ve cilt yüzeyinde biriken kir gece temizleniyor ve cildin üst katmanındaki hücreler yenileniyor.

Ayrıca geceleri cildin kan dolaşımı gündüzden daha yoğun oluyor, işte bu yüz­den cildinizin gece bakımına özellikle önem vermeniz gereki­yor. Bu konuda size cilt tipinize özel etkili gece kremleri yar­dımcı oluyor.

Eğer cildinizin daha uzun yıllar gergin, pürüzsüz ve kırışıksız görünümünü korumak istiyorsanız, gündüz bakımınızın yanı sıra gece bakım kremlerinizi asla ihmal etmemelisiniz.

Son araştırmalar, cilt fonksi­yonlarının gün içinde değişiklik gös­terdiğini ortaya koyuyor. Örneğin, akşam 18.00′den itibaren cilt metabolizması daha yoğun çalışmaya başlıyor. Saat 23.00′den iti­baren de cildin kan dolaşımı, yenileme ve ta­mir etme çalışmaları doruk noktasına ulaşı­yor. Saat sabah 04.00′e kadar ciltteki hücre bölünmesi gündüze oranla çok daha hızlı ger­çekleşiyor. Aynı zamanda bakım ürünlerini al­ma açısından da cilt geceleri daha uygun oluyor. Bunun yanı sıra yağ ve su bazlı maddelerin bu sa­atlerde cilde ulaşması mümkün olabiliyor. Kısacası, cildin özel­likle gece bakımıyla ve kendini korumasını ve yenilemesini sağ­layabilmesi uyku saatlerimize denk geliyor.

Gece kremleri nasıl etki ediyor ?
Gece için üretilmiş özel kremler öncelikle içeriklerindeki özel maddelerin zenginlikleriyle öne çıkıyor. İşte onları bile­şimlerinde hafif kıvamlar ve ışın koruması içeren gündüz ba­kım kremlerinden ayıran en önemli özelliklerinden biride bu zaten. Cilt, özellikle geceleri bakım yapan ve yenileyici destekli maddeleri almaya daha meyilli olduğundan, gece bakım krem­leri bu maddeler yönünden daha zengin içerikli oluşlarıyla dik­kat çekiyorlar. Cildin doğal fonksiyonlarının da desteğiyle etkilerini ortaya koymaları kolaylaşıyor. Genellikle yağ bileşeni yö­nünden gündüz kremlerinden ayrılan gece kremleri, cildin kendini yenileme mekanizmasını destekleyen bakım yapan maddeler yönünden de gündüz kremlerinden ayrılıyor. Normal olarak hassas ciltlerde alerjik olabilen UV ışınlarına karşı koru­yucu filtre içermezler. Bu yüzden de gündüz kullanımı önemli olan bir bakım kremini gece kullanmak kesinlikle doğru değil.

Hangi cilde hangi krem kullanılmalı?
Gece kullandığımız kremler, gündüz kullandığımız kremlerden daha yağlı oldukları için, gece ve gündüz kremlerini aynı markanın ürünlerinden seçmek önem taşıyor. Kozmetik markaların birçoğu gündüz kremine uygun her cilt tipine gece bakımı sunuyorlar. Kural olarak 20 yaşında itibaren her kadının uykuya yatmadan önce gece kremi kullanması öneriliyor.

Eğer kuru bir cilde sahipse­niz, cildinize gece ihtiyacı olan nemi bolca vermeniz gerekiyor. Buna karşın cildinizin yağlı olduğunu düşünüyorsanız o za­man, yağ bakımından zengin krem kullanmaktan kaçınmalısı­nız.

Bu cilt tipinin ihtiyacı nem ve yağ oluşumunu engelleyen ürünler onun için doğru seçimdir. Her ikisinin karışımı ise adı üzerinde karma cilt tiplerinin en büyük ihtiyacıdır. Bu cilt tipi özelikle T bölgesindeki fazla yağ üretimiyle dikkat çeker. Ya­naklar genellikle kuru ve hassastır. Eğer karma bir cilt tipine sa­hipseniz, o zaman yanaklarınızda zengin içerikli gece kremi kullanırken, burun, alın ve çene bölgesinde hafif nemlendirici­ler kullanmanızda fayda var.

kaynak:sacveciltbakimi.com

Siyah Noktalardan Kurtulun

Eğer cildinizde akne ya da siyah noktalarla ilgili sorunlar yaşıyorsanız, o zaman öncelikli yapmanız gereken asla yüzünüzle oynamamanız. Siyah noktalar için en pratik çözümlerden biri eczanelerde kolaylıkla bulabileceğiniz burun, çene ve alın için ayrı şekillerde satılan cilt bantları. Bant kullanmadan önce cildinizi hafifçe nemlendirin, bantı siyah noktaların yoğun olduğu bölgeye yapıştırın ve kısa bir süre bekleyip çekin. Birinci aşamada gözenekler içinde birikmiş kir banta yapışarak cilt yüzeyinden ayrılacaktır. İkinci aşamada ise cildinizi antibakteriyel bir mendil ile temizlemeniz ya da yüzünüzü ılık suyla durulamanız gerekiyor.

kaynak:sacveciltbakimi.com

Vitiligo ve Tedavi yöntemleri

Deride renk kaybına bağlı olarak beyaz yama tarzı lekelerle seyreden vitiligo hastalığında fiber optik iletim sistemli BClear yöntemi ile tedavi yurtdışından sonra Türkiye’de de uygulanmaya başladı.

Vitiligo nasıl bir hastalıktır?
Deride tebeşir veya süt beyaz renkte, yuvarlak veya oval, keskin sınırlı yama tarzında lekelerle seyreden bir hastalıktır. Nokta kadar küçük ya da avuç içi kadar büyük olabilir. Genellikle simetriktir. Vücudun herhangi bir bölümü etkilenebilir. Sık tutulan alanlar: yüz, eller, kollar, bacaklar ve genital bölgedir.

Kimlerde görülür?
Her yaşta görülebilen vitiligoya her yüz kişinin 1–2 sinde rastlanır. Hastaların yarısında 20 yaşından önce başlar. Çocuk ve gençlerde psikolojik yükler oluşturabilir. Erken ve başarılı tedavi özellikle bu dönemde çok önemlidir.

Vitiligonun nedeni nedir?
Vitiligoda deri rengini meydana getiren hücrelerin kaybı ve derinin beyazlaşması söz konusudur. Birçok faktör üzerinde durulmakla birlikte hastalığın nedeni halen tam bilinmemektedir. Sinir hücrelerinin renk hücrelerine zarar verecek maddeler üretmesi bir neden olabilir. Ayrıca vücudun bağışıklık sisteminin deri rengini oluşturan hücreleri veya bu hücrelerin kendi kendini yıkmasının da bir neden olabileceği öne sürülmektedir.

Genetik midir?
Kesin olarak kanıtlanamamakla birlikte renk hücrelerini hasara yatkın kılan genetik bir bozukluk vardır. Hastaların yüzde 30’unda, ailede vitiligosu olan biri bulunur.

Başka deri beyazlaması yapan hastalıklar var mı?
Bazı mantar hastalıkları, ben türleri ve bazı deri hastalıkları da deride renk açılması yapabilir ve vitiligo ile karışabilir.

Vitiligo nasıl gelişir?
Vücudun birkaç yerinde deri renginin beyazlaşması görülür. Koyu tenli kişilerde kolay fark edilebilir. Açık tenli kişiler ise özellikle yazın bronzlaşmanın ardından fark ederler. Hastalığın seyri ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Vitiligolu alanlar çeşitli şekil ve büyüklükte olabilir. Yıllarca değişmeden kalabilir ya da bazen tüm vücudu etkileyebilir. Vitiligolu alandaki kıllar da beyazlaşabilir.

Hastalığı artıran faktörler var mıdır?
Sıkıntı, stres, ateşli hastalıklar ile çarpma ve güneş yanığı gibi nedenlerle meydana gelen deri travmaları hastalığın şiddetlenmesine ya da yeni vitiligo alanlarının oluşmasına neden olabilir.

Vitiligo hastalarda herhangi bir şikâyete neden olur mu?
Şikâyetler genellikle estetik kaygıyla ilgilidir. Deri hastalıklarında sık rastladığımız kaşıntı, yanma gibi herhangi bir belirti olmaz. Ama hastalar yaşam kalitesi yönünden oldukça etkilenir. Vitiligolu hastaların çoğunda ve özellikle de genç yaş grubunda kızgınlık, utangaçlık, içe kapanma olabilir. Okul başarısı etkilenebilir. Arkadaşlık kurulması zorlaşabilir. Anksiyete ve depresyon gelişebilir.

Erişkinler nasıl etkileniyor?
Erişkinlerde iş yaşamı etkilenir. Evlilik problemleri olabilir. Hastalar psikolojik tedavi almak zorunda kalabilirler. Vitiligonun tedavi edilmesi bu anlamda hastanın tüm yaşamını etkileyebilir.

Vitiligo kendiliğinden geçebilir mi?
Vitiligolu hastaların ortalama yüzde 10-20’sinde sıklıkla güneş gören yerlerde ve daha çok genç hastalarda deri rengi değişik oranlarda kendiliğinden geri gelebilir. Ancak bu durum nadirdir ve genelde tam olarak hastayı memnun edecek derecede değildir.

Tahlil yapılmasına gerek var mı?
Vitiligo tanısı cilt hastalıkları uzmanları tarafından kolaylıkla konulur. Çok beyaz tenli hastalarda tam emin olunamıyorsa Wood lambası ile muayene edilerek karar verilebilir. Basit ve masrafsızdır. Biyopsi çok nadir gerekir. Vitiligo ile birlikte tiroid, diyabet ve bir tür kansızlık olan pernisiyöz anemi gibi hastalıklar olabilir ve araştırmak gerekir.

Vitiligo nasıl tedavi edilir?
Vitiligoda tedavide amaç renk hücrelerinin tekrar normal çalışmasını sağlamaktır. Kremler, ultraviyole (ışık) tedavileri, bazı ağızdan alınan ilaçlar günümüzde en sık kullanılanlardır.

Vitiligolu hasta öncelikle hangi tedavileri almalı?
Her tedavi, her hasta için uygun değildir. Hastanın yaşı, yaşam tarzı, vitiligonun tipi ve yaygınlığı, bulunduğu bölge, hastalığın aktivitesi, tedavinin yarar-zarar oranının bilinmesi tedavinin seçiminde etkilidir. Erken teşhis ve tedavi çok önemlidir.

Tedavi başarısı neye göre değişiyor?
Yakın zamanda çıkan vitiligolu alanlarda tedavi şansı daha yüksektir. Tedaviye en çok yüzdeki lezyonlarda en az ise eller ve ayaklarda cevap alınır. Vitiligonun çeşidi önemlidir. Örneğin vücut sinir dağılımı üzerindeki ve vücudun tek tarafında olan vitiligoların tedavisi biraz daha zordur. Esmer tenli kişilerde başarı genelde daha fazladır. Farklı tedavi türleri farklı hastalarda farklı oranlarda başarılı olabilir. Vitiligo tedavisi zor ve zaman alıcıdır. Tedavi olma, olmama ya da tedavi yöntemini değiştirme hastanın doktoruyla ortaklaşa karar vereceği bir durumdur. Bu yüzden hastanın hastalığı hakkında bilgi sahibi olması çok önemlidir.

Vitiligo tedavisinde yenilikler nelerdir?
Halen yeni tedaviler üzerinde çalışılmaktadır; bu yeni ve etkili tedavilerden biri lokal ultraviyole B (UVB) tedavisidir. Umut vaat edici olan bu tedaviyi Türkiye’de de uygulamaktayız.

Ultraviyole tedavisi nedir?
Ultraviyole eski bir tedavi olmakla birlikte şimdiye kadar kabin tedavisi ve lambalar şeklinde uygulandığından sınırlı hastalarda kullanılabiliyor ve yüksek dozlara yan etkiler nedeniyle çıkılamıyordu. Sağlıklı deriyi ışığın etkisinden koruma imkânı olmayan bu yöntemde, yan etkiler göz önüne alınarak az sayıda lezyonu olan hastalarda tercih edilmiyor, genelde vücudun yüzde 20-25’inden fazla alanda hastalığı olanlar tedaviye alınıyordu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte en başarılı tedavilerden biri olan UVB artık sadece hastalıklı bölgeye uygulanabilir hale getirildi. Bu sistem Amerika, İngiltere, İsrail’den sonra Türkiye’de de uygulanmaya başladı.

Tedavi başarısı nasıl?
Her vitiligo tedavisinde olduğu gibi yüz bölgesi, tedaviye en iyi cevap veren yerlerden biri. Yüzde, sonuçlar gerçekten çok iyi. Ayrıca hastayı da en rahatsız eden bölge yüz. Ancak eller ve ayaklar tedaviye en zor yanıt alınan bölgeler olmaya devam ediyor. Hastanın vitiligo tipi, deri rengi, hastalığın süresi gibi daha önce bahsettiğimiz başarıyı etkileyen temel kavramlar bu tedavide de önemli. Klasik tedavilere cevap alamamış bazı hastalarımızda da bu tedaviyle başarı elde ettik. Hastayı tedavi öncesi başarı oranları hakkında mutlaka bilgilendiriyoruz bu da hastanın tedaviye uyumunu arttırıyor ve gerçekçi beklentilere sahip olmasını sağlıyor.

Biraz lokal UVB’den bahseder misiniz?
FDA onaylı bu sisteme kısaca BClear diyoruz. BClear, hedeflenmiş ışık sistemi ile sedef ve vitiligo hastalıklarının tedavisinde yeni ve gelişmiş bir tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Sadece hastalıklı bölgeye uygulanır ve böylece normal kabin tedavisindeki gibi sağlıklı bölgelere ışık verilmez. Sağlıklı bölgeler yan etkilerden korunur. Hastalıklı alanlarda yüksek dozlar uygulanabilir ve seans sayıları azalır. Tedavi alanlarında ertesi gün hafif bir kızarıklık oluşabilir.

Kimlere uygulanabilir?
Hasta bu tedaviye uygunsa sekiz yaşından sonra çocuklar dâhil olmak üzere herkese uygulanabilir.

Klasik tedavi yöntemi olan PUVA’dan farkı nedir?
Hastanın, PUVA tedavisinde olduğu gibi bazı ilaçlar içmesi gerekmez. İlaçların yan etkileri ve hastanın tüm gün güneş gözlüğü takması, vücudunu güneşten koruması gibi zorluklar önlenmiş olur. Hastalar tedavi sonrası normal hayatlarına devam ederler. Sağlıklı deri ultraviyole yan etkilerine maruz kalmaz. Yan etkiler açısından PUVA’dan daha güvenlidir. Seans sayısı daha azdır.

Lokal UVB, vücudun her bölgesine uygulanabiliyor mu?
Vitiligonun bulunduğu bölge ve derinin yapısı, vitiligo çeşidi tedavinin seçilmesinde çok etkili. BClear, uygulama başlığı sayesinde, kolay uygulanabilir bir sistemdir. Eğer hasta UVB tedavisine uygunsa, vücudunu her bölgesine kolaylıkla tedavi yapılabilir. Ancak yan etkiler nedeniyle genital bölgeye yapmaktan kaçınıyoruz

Bu tedavide seanslar ne kadar sürüyor?
Seans sayısı hastaya, vitiligonun çeşidine ve bulunduğu bölgeye göre değişir. Ama genel olarak 8–15 seans arasında cevap alınmaya başlar. 10 cm’lik bir vitiligonun lokal UVB tedavi süresi 1–2 dakika kadar kısa sürer. Hastalar haftada 2–3 seans tedavi görürler. Seans sonrası günlük aktivitelerine dönüyorlar.

Vitiligoda kullanılan diğer tedavi yöntemleri nelerdir?
Krem tedavileri sınırlı alanlarda vitiligosu olanlara uygulanabilir. Başarı hastaya göre değişir. En sık kullanılan kortizonlu kremlerdir. Çok yaygın ve uzun süre kullanımlarda ve yüz gibi derinin özellikli olduğu bölgelerde yan etkiler açısından dikkatli olunmalıdır. Kortizon içermeyen bazı kremler de yenilikler arasındadır ve başarılı olabilirler. Az sayıda hastaya uygulanabilen normal derinin vitiligolu alana nakledildiği cerrahi yöntemler üzerinde halen çalışılmakta. Diğer bir tedavi şeklinde ise vitiligosu çok yaygın olan hastalarda hastalıksız deri alanlarının normal rengi ilaçlarla açılarak kabul edilebilir bir kozmetik görünüm sağlanmaya çalışılır. Makyaj ve boya kolay ve güvenlidir. Tüm deri renklerine uygun kozmetikler mevcuttur. Bu bir tedavi yöntemi değildir, görünümü geçici olarak düzeltir ama hastaları görünüş açısından çok rahatlatır.

Çocuklarda vitiligonun tedavisi nasıldır?
Vitiligo tedavisi çocuklarda da genel olarak benzerdir ama PUVA’dan kaçınılır. Diğer ilaçlar uygulanırken de çok daha dikkatli olmak gerekir. Bu açıdan bakıldığında lokal UVB tedavisi yani B Clear çocuklar için de çok iyi bir yenilik oldu.

Vitiligonun tedaviden sonra tekrar etme riski var mı?
Vitiligonun tekrarlama ve başka bölgede çıkma olasılığı vardır. Bu risk, hastaya göre değişir. Böyle bir şey olduğunda tekrar tedavi uygulanabilir.

Vitiligo hastaları güneşten korunmalı mı?
Bazı tedavi seçenekleri güneş ışığından ya da yapay ultraviyole kaynaklarından belirli ölçülerde yararlanır. Tedavi haricinde güneşe maruz kalmak ve bronzlaşmak vitiligoyu belirginleştirir. Ayrıca vitiligolu deride güneşe karşı doğal savunma yeteneği kaybolmuştur. Bu alanlarda kolaylıkla güneş yanığı gelişebilir. Güneş yanığı yeni vitiligo alanları gelişmesine neden olabilir. Bu nedenlerle en az 15 faktörlü bir güneş koruyucu devamlı kullanılmalı ve uygun giysiler giyilmelidir.

kaynak:sacveciltbakimi.com

Sedef Hastalığı Tedavisi

Sedef Hastalığı nasıl bir hastalıktır?
Sedef deride kırmızı üzeri beyaz pullu çeşitli büyüklükte döküntülerle seyreden, iyileşme ve tekrarlamayla ömür boyu sürebilen bir cilt hastalığıdır.

Sık görülür mü?
Toplumda her 100 kişiden 1–2’sinde rastlanır.

Bulaşıcı mıdır?
Bulaşıcı bir hastalık ya da alerji değildir. Sedefli hastaları yanlış inanışlarla toplumdan soyutlamamak gerekir. Sedefli birinden size sedefin geçmesi mümkün değildir.

Sedef her yaşta ortaya çıkar mı?
Genelde ergenlik ve genç erişkinlikte ortaya çıkar ancak her yaşta görülebilir.

Genetik midir?
Genetik eğilimle ilişkilidir. Ailede sedef hastası bulunması, kişide sedef gelişme riskini ve yatkınlığını arttırır. Ancak hastalığın gelişmesinde çevresel ve kişisel faktörler de önemlidir. Ailede sedef olması sizinde sedef olacağınız anlamına gelmez. Ailesinde sedef olmayan kişilerde de görülebilir.

Sedef hastalığının belirtileri nelerdir?
Sedef hastalığı, deri üzerinde sedef beyazı renkte pullanmaların olduğu kırmızı plaklar halinde ortaya çıkar. Derinin üst katmanı aşırı derecede büyür ve kalınlaşır. Tırnaklarda bozukluk olabilir.

Sedef hastalığının seyri nasıldır?
Çoğunlukla birkaç plağın ortaya çıkması ve sönmesiyle yıllarca sürer, hastalık zaman zaman şiddetlenir, zaman zaman da bulgular azalır. Bazen uzun süre sedef tekrarlamaz. Bazen de vücudun yaygın etkilendiği ağır vakalar olabilir ama bu tip sedef fazla yaygın değildir.

Sedef hastalığının sebebi nedir? Neler sedefi arttırır?
Sedef hastalığının sebebi tam olarak bilinmemektedir. Hastalığın gelişimini ve şiddetini etkileyen birçok faktör olabilir. Hastalığa yatkınlığı olan kişilerde aşırı stres, güneş yanığı, deriye çarpma, sürtünme gibi travmalar, bazı ilaçlar, boğaz iltihabı hastalığı ortaya çıkarabilir veya belirtilerini arttırabilir. Bu yüzden sedef hastaları veya ailesinde sedef olanlar sedefi arttıran veya ortaya çıkarabilen bu faktörlerden kaçınmalıdır. Bağışıklık sisteminin de etkisi vardır.

Sedef hastalığının çeşitleri var mıdır?
Sedef hastalığının şekli, şiddeti, devam etme süresi, yerleşim yeri açısından çeşitleri vardır. En sık olarak önce küçük kırmızı bir kabarıklık oluşur. Giderek genişleme ve kabuklanmalar ortaya çıkar. Kabuklar sedefi beyaz veya gümüşi renklidir. Kabuklar kaldırıldığında altta küçük kırmızı kanama alanları görülür. Keskin sınırlı, genelde simetrik, çeşitli büyüklüklerde deriden hafif kabarık plaklardır.

Hangi bölgelerde sık görülür?
Vücudun her yerinde görülebilse de saçlı deri, diz, dirsek ve sırtın alt kısmı sıklıkla tutulan bölgelerdir

Tırnakları nasıl etkiler?
Tırnakta sedef hastalığı varsa üzerinde nokta şeklinde çöküntüler görülür. Yüksük tırnak olarak da bilinir. Tırnak kalınlaşır, peynirimsi bir görünüm alır. Kırılmalar olabilir. Tedavisi zordur.

Damla sedef nedir?
Damla sedef hastalığı genellikle bir boğaz iltihabını takiben görülür. Vücutta damla şeklinde çok sayıda saçılmış küçük kırmızı, üzeri kabuklu sedef lezyonu vardır. Genellikle çocuklarda ve gençlerde görülür. Haftalar veya aylar içerisinde genelde kendiliğinden kaybolur.

Sedef iltihaplı olur mu?
Özellikle el ve ayak tabanında bazen küçük toplu iğne başı büyüklüğünde mikrobik olmayan yani steril yaygın iltihaplar ve çatlamalar şeklinde ortaya çıkabilir. Ağrı yapabilir. Bu tür sedefi olanlarda sigara, hastalığı arttırabilir.

Sedef eklemleri tutar mı?
Sedef hastalığı olan kişilerde yüzde 10′a varan oranlarda eklem şikâyetleri olabilir.

Nasıl teşhis konulur?
Bir cilt hastalıkları uzmanı muayene ile sedef hastalığını kolaylıkla teşhis edebilir. Eğer şüphe varsa biyopsi ile tanı kesinleştirilir.

Hastaların şikâyetleri nelerdir?
Hastadan hastaya değişen ölçülerde kaşıntı, gerilme hissi, bazen acıma olabilir. Yaygın şekiller nadirdir ama hastanın genel durumunu bozabilir. Eklem tutulumu olanlarda ağrı olabilir, hareketleri kısıtlar. Sedeflerin üzerlerindeki pulların dökülmesi ve giysilere bulaşması oldukça rahatsız edicidir.

Hasta görünümünden utanabilir. Toplum içinde bazı yanlış inanış ve davranışlar hastanın hafif bir sedefi olsa dahi psikolojisini bozabilir. Gerginlik, kızgınlık, utangaçlık ve depresyon gibi ruhsal problemler sedefli hastalarda daha sıktır.

Hastaların gerektiğinde psikolojik yardım almaları hem ruh sağlıkları hem de sedefleri için oldukça faydalı olur. Hastalık görünür yerlerde ise hastanın çalışma hayatını etkileyebilir. Evlilik problemleri olabilir.

Doğru Makyaj Yapmanın Püf Noktaları

Cildimizin tek bir dokunuşla mükemmel olması mümkün değil elbette… Pırıl pırıl, pürüzsüz bebek cildi gibi bir cilt isteyenler bunu sadece makyaj ürünlerinden beklememeli. Cildinize sadece makyaj yaparken değil her zaman özen göstermelisiniz. Cilde uygun temizleyici, nemlendirici ve serumlar kullanmak, sigara ve güneş ışınlarından kaçınmak güzel bir cildin de garantisi. Gelelim acil durumlara… Örneğin makyaja başlayacaksınız fakat cildiniz oldukça donuk ve cansız görünüyor… Bunun için ışıltı veren serum ve maskelerden faydalanabilirsiniz. Bu ürünler gerçekten de, cildinize anında canlılık verecektir. Fondötenin altına nemlendirici sürmek de her zaman yerinde bir davranış. Nemlendiricinizi uygulayın ve birkaç dakika cildinizin emmesini bekleyin. Üzerine fondöteni sürün. Anlamlı bakışlar, güzel gözler… Hemen hemen her kadın gözlerini olduğundan daha büyük göstermek ister. Bunun için hem alt hem de üst kirpiklerinizin dibine kalem çekmelisiniz. Gözlerinizin ne kadar büyüdüğüne inanamayacaksınız! Gözlerinize daha aydınlık ve genç bir görünüm vermek için, beyaz ya da sedef renkli bir kalemle alt kirpiklerinizin dibine bir hat çekin. Gözlerinizin altındaki morlukları ve ince çizgileri gizlemek için kapatıcı ürünlerden yararlanabilirsiniz. Ancak bunları sürerken çok dikkatli olun, aksi takdirde bir rakun gibi görünmeniz olası! En iyisi, kapatıcıyı gözaltı kreminizle karıştırarak uygulamanız. Anlamlı bakışların önemli bir sırrı da güzel ve kıvrık kirpikler. Eğer kirpiklerinizle sorununuz varsa, yani onların istediğiniz kadar uzun, kıvrık ya da gür olmadığını düşünüyorsanız özel gecelerde takma kirpiklerden faydalanabilirsiniz. Ama günlük makyaj sırasında da kirpik kıvırıcı ile kirpiklerinize şekil vermeniz mümkün. Dudaklar daha dolgun görünebilir Neyse ki artık ince dudaklar kader değil! Üstelik dolgun dudaklara giden yol sadece estetik cerrahların koltuğundan geçmiyor. Yeni dudak doldurucu ürünler, gerçekten de dudaklarınıza belirgin bir kabarıklık verebiliyor, (tabii biraz yanma hissine katlandığınız takdirde!) Gelelim dudak makyajınızı nasıl uygulayacağınıza. Öncelikle dudaklarınızı varsa pullardan ve ölü derilerden arındırmanız yerinde olur… Bunun için bir diş fırçasından faydalanabilirsiniz. Diş fırçasıyla dudaklarınızı hafifçe fırçalayın ancak dikkatli olun. Çok bastırmayın yoksa çatlakların kanamasına yol açabilirsiniz.

kaynak:sacveciltbakimi.com

Güzellik Trendleri

Dudaklar

İyi nemlendirilmiş dudaklar her zaman dolgun görünür. Dolayısıyla dudak kremi kullanmayı unutmayın. Ayrıca, yüz nemlendiricinizi dudaklarınıza da sürebilirsiniz.;Dolgun dudaklar her zaman seksi olarak anılır ve dolgun dudaklar her zaman öpülmek istenir… Yaşlandıkça dudaklarımız dolgunluğunu yitirir, incelir ve kırışır. Dudaklarınız ne kadar dolgun olursa o kadar genç görünürsünüz’diyor.

Kaşlar
Cımbızın az değdiği biraz kalın ve kavisli kaşlar şimdi çok moda. Doğal makyajı tamamlayan bu görünümü bugünlerde pek çok kadın tercih ediyor.
Kalın kaşlara sahip olmanın en kolay yolu onları almayı bırakmaktan geçiyor aslında. Eğer kaşlarınızın kavisli bölümünde doğallığı bozan tek tük tüyler çıkıyorsa elbette cımbız kullanıp, onları alabilirsiniz.

Eğer kaşlarınızı kesiyorsanız, kaşlarınızın burun kemiğine yakın olan kalın kısmını kırpmayın. Bu bölgedeki tüyler her zaman için daha uzun ve daha gürdür ve böylece kaşlarınız daha dolgun ve gösterişli görünür. Eğer kavisiniz kaşınızın seyrek bölümündeyse, daha gür görünmelerini sağlamak ve kavisi belirginleştirmek için kaş farı ya da kalemi kullanabilirsiniz.

Doğal bir görünüm elde etmek içir ince bir fırça yardımıyla kaşınızın rengine uygun bir pudrayı yumuşak darbelerle uygulayın. Son olarak kaşlarınızın düzgün durması için şeffaf bir kaş jeliyle onları yukarı doğru tarayın.

Kaşlar tamam, sıra gözlerde… Eğer kaşlarınız gürse içinde metalik pırıltılar barındıran göz kalemi kullanın. Sarışınsanız altın tonlarında, kumral ya da kızılsanız bakır tonlarında göz kalemini tercih edin. Doğal ama çarpıcı bir görünüm için yoğun uygulamalardan kaçının.

Kirpikler
Kirpiklerinizin limitlerini zorlamak için, şekil vermenize yardımcı olacak bir kirpik kıvırma aleti kullanın. Profesyoneller, aletin ucunu saç kurutma makinesi yardımıyla ısıtarak etkisini artırabileceğinizi söylüyor.

Kirpiklerinizi kıvırdıktan sonra, kirpik diplerinizi göz kalemiyle belirginleştirmenizi ve son olarak da rimel kullanmanızı tavsiye ediyor. Kirpikleri uzun gösteren maskaraları seçmenizde fayda var.

Bir çubuğa kağıt mendil sararak kirpiklerinizin diplerinden uçlarına doğru bir hareketle rimelin fazlalıklarını alabilirsiniz. Rimelin akmasını engellemek için su bazlı jel ürünlerden faydalanabilirsiniz. Dilerseniz takma kirpiklerden de faydalanabilirsiniz, çünkü bu sezon onlar da çok moda....

kaynak:sacveciltbakimi.com

Dudaklarınız Daha Dolgun Gözüksün


Dudak kalemi uygulayın
Dudak kalemi çoğunlukla dudakları belirginleştirmek ve rujun soluk görünmesini önlemek için kullanılır. Üst dudaklar için kıvrımlı kısımdan başlayın ve köşelere doğru dudak kalemini uygulayın. Alt dudaklar için, köşelerden başlayın ve iç kısımlara doğru tek bir çizgi görünümü verecek şekilde dudak kalemini uygulayın.
Belirginleştirin ve doldurun

Dudak kalemi rujun daha canlı görünmesini sağlamak için de kullanılır. Rujun rengine uygun bir dudak kalemi ile dudak çizgisinin üzerine dudak kalemini uygulayın ve hafif dokunuşlarla dudağın iç kısmına sürün. Sıra ruja geldiğinde, bir ruj fırçası ile ortadan başlayarak kenarlara doğru rujunuzu uygulayın.

Parlaklık verin

Dudak parlatıcısı ile maksimum ışıltı.. Dayanılmaz ve etkili bir görünüme kavuşmak için en hızlı yol. Renkli ve şeffaf. Tek başına veya istediğiniz ruj ile birilikte. Dudaklarınızın daha parlak ve dolgun görünmensi için ilk olarak rujunuzu uygulayın, dudağınızı büzün ve dudaklarınızın ortasına parlatıcı uygulayın.

kaynak:sacveciltbakimi.com

Ruj Kullanmanın Püf Noktaları

Ruj ve parfümünüzü buzdolabında saklayın.. Böylece daha uzun zaman kullanabilirsiniz.. Ruj seçerken nelere dikkat etmelisiniz?

İşte her zaman işinize yarayacak öneriler..

  • Asla dudaklarınıza test ürünü sürmeyin.. Bu hijyen bakımından uygun değil.. Bunu yerine rujunuzun rengini görmek için parmak ucunuza sürmeniz yeterli. Parmak uçlarınızdaki renk dudağınızdaki renge daha yakın olur..
  • Eğer rujunuzun da uzun süre kalmasını istiyorsanız ilk olarak dudak kalemi kullanın. Dudak kenarlarınızı ve dudaklarınızı kalemle belirginleştirerek üzerine ruj sürün.
  • Dudaklarınızın daha yumuşak görünmesini istiyorsanız, likit rujlardan kullanın. Bu dudaklarınızı daha çekici ve yumuşak gösterir.
  • Dişlerinizin üzerine ruj sürmeyin. Uygulamadan sonra işaret parmağınızla dudaklarınızın kenarlarını temizleyin, parmağınızla dudağınızın üzerinden geçin. Böylece rujunuzun fazlası dişlerinize bulaşmaz.
  • Dudaklarınızı birbirine sürtmeniz daha kırmızı görünmesini sağlayabilir. Ancak asla dudaklarınıza allık kullanmayın.
  • Ruj veya parlatıcıyı dudaklarınızın etrafını kalemle belirlemeden önce de uygulayabilirsiniz..
  • 50′nin üzerindeki kadınlarda krem ruj mat ya da parlak rujdan daha iyi duracaktır. Nemli olanlarını tercih etmeleridaha iyi olur.
  • Eğer rujunuz düşündüğünüzden daha parlak görünüyorsa, rujunuzdan daha koyu bir dudak kalemi kullanabilirsiniz. Örneğin koyu kırmızı rujun altına kahverengi kalem kullanabilir ya da rujunuzun üzerini daha koyu parlatıcılı ile kaplayabilirsiniz. Bu ateşli görüntünüzü azaltacak.
  • Likit ruj dudaklarınızda uzun süre kalır. Rujunuzu sürerken kendi fırçasını kullanın. Dudaklarınızın normal sınırlarına sürün. Daha sonra üzerine parlatıcı sürebilirsiniz. Hassas özellikteki bu boyayı yüzünüz için de kullanabilirsiniz. Çabuk kurudukları için dağılmaz. Bu boyayı ilk önce nemlendirici uyguladıktan sonra allık olarak da kullanabilirsiniz. Nemlendirici boyanın daha kolay dağılmasını sağlar. Çabuk dağıtmak için pamuğunuzu hazır bulundurun.

kaynak:sacveciltbakimi.com

Manikürün Püf Noktaları


  • Manikürün tekrarlama süresi 15 günde bir olarak belirtiliyor ancak isteğe bağlı haftada bir de yaptırabilirsiniz.
  • El bakımına başlamadan önce tırnaklarınızı aseton içermeyen bir oje temizleyici ile iyice temizleyin. Tırnaklarınızı yumuşak bir törpü ile tek bir yöne doğru törpüleyin. İleri geri törpülemek tırnaklarınızın zayıflamasına ve katmanlara ayrılmasına neden olur. Tırnak etlerinizi yumuşatarak doğru bir tırnak itici kullanarak geriye doğru itin.
  • İtme işleminden sonra sabun ve su ile iyice temizleyerek manikürünüze devam edebilirsiniz.
  • Tırnaklardaki asıl uzama tırnak etinin altında yer alan matriks bölgesinde olur. Bu bölgedeki canlı hücrelerin ölü hücreleri itmesiyle tırnak plağı meydana gelir. Bu nedenle manükürde tırnak eti bakımı önemli. Tırnak etlerini sulu manikür işlemiyle kestirmek, sağlıklı uzmanın gerçekleştiği bu bölgeyi tüm zararlı etkenlere açık hale getirerek tırnağın deformasyonuna neden olabilir. Aletler sterilize olmamışsa mikro ve hepatit gibi hastalıklara maruz kalabilir.
  • Tırnak etlerinizin kuruluğu kenarlarının soyulmasına ve sağlıklı uzamaya neden olur. Tırnaklarınızın daha sağlıklı olması için nemlendirici kullanabilirsiniz. Bu sağlıklı ve çabuk uzama sağlar.
  • Koyu renkli ojelerin içerisindeki renk verici madde tırnak ile kimyasal reaksiyona girerek tırnaklarınızın zararmasına neden olur. Tırnaklarınızın sararmaması için oje sürmeden önce mutlaka astar kat uygulayın.
  • Ojeniz tırnağınıza zarar veriyor olabilir. Bu konuda üretilen tırnak güçlendiricilerden kullanabilirsiniz.
  • Ojenizi her zaman 2 kat sürün. Ojenin yeterince akışkan olması inceliğine bağlıdır. Ojenin ilk katını ince bir kat olarak uygulayın. İlk kattaki pürüz ikinci katta yok olur.
  • Manikürünüzün uzun ömürlü olması ve ilk günkü parlaklığını koruması için ojenizin üzerine mutlaka bir kat cila uygulayın.
  • Tırnaklarınız, tırnak etleriniz ve elleriniz için sık sık el kremi uygulamayı ihmal etmeyin. Özellikle güneşli yaz günlerinde daha hassasiyet gösterin.

  • kaynak:sacveciltbakimi.com

    Ünlüler Gibi Makyaja kalkışmayın

    Saç Tasarımı Uzmanı İlker Yavruturk, günümüzde günlük makyaj ile sahne makyajının karıştırıldığını belirterek, günlük yaşamda Ebru Gündeş, Bülent Ersoy makyajı yapmanın yanlış olduğuna dikkat çekti....

    Show makyajı farklı
    Kendilerine başvuran çoğu kadının günlük hayatlarında Ebru Gündeş ve Bülent Ersoy makyajı istediklerini söyleyen Yavrutürk, “Show anlamında bu makyajlar çok hoş gözüküyor ancak günlük hayatta kullanılabilmesi için çok abartılı olduğunu düşünüyorum. Diğer bir detaysa herkesin yüz şekli farklıdır ve her farklı yüz şekline göre makyaj stili vardır. Kısacası herkes beğendiği sanatçının yüz hatlarına sahip değildir.” dedi. Makyajda nelere dikkat etmeli?
    İlker Yavrutürk, makyajda en önemli detayın saça, tene ve göz rengine göre makyaj yapmak olduğunu dile getirerek, “Bu konuda Makyajınızı yapan kişiye ve Kuaförünüze güvenebilirsiniz. Makyajınız ne kadar güzel olursa olsun saçlarınız onu tamamlayamadığı taktirde tüm emekler boşa gidecektir.Makyaj ve Saç bir bütün olarak düşünülmelidir. Makyaj konusunda çoğu misafirimiz kullanılan ürüne ve tek bir markaya bakıyorlar. Aksine Tek bir markaya bağımlı kalmadan Makyaj konusunda en çok yeterli olduğu düşünülecek bir den fazla marka bir arada kullanılabilir. Böylece daha iyi sonuçlar elde edilecektir” diye konuştu. Gelin makyajı iyi yapılmalı
    Özellikle gelin makyajlarında bu detayların daha çok göze çarptığını belirten Yavrutürk, “Yıllarca fotoğraflarınızı elinize aldığınızda hep o makyajı ve saçı göreceğiniz düşünülürse bu detayın ne kadar önemli olduğunu söyleyebilirim. Aqua özelliği olan makyaj ürünlerinin özellikle bu tarz makyajlarda kullanılması gerekmektedir. Zira bu tarz ürünler Gelin ağlasa da, terlese de yüzden kesinlikle akmaz. Ve son olarak da şunu belirtmek isterim kullanılan malzeme ne kadar yüksek kalitede olursa olsun Makyajı yapan kişinin de Eğitim almış uzman olması gerekmektedir. Makyaj konusunda Tigi Teknik Eğitim Uzmanı Figen Mersin’inde fikirlerini aldık. Kendisine de bize destek olduğu için teşekkür etmek istiyorum” dedi.

    kaynak:sacveciltbakimi.com

    Stres ve Saç Dökülmesi

    Saç dökülmesi sorunu kişide hem fiziksel hem de psikolojik olarak rahatsızlık yaratabiliyor. Başta genetik faktörler olmak üzere, bazı hastalıklar, ilaç tedavileri, hormonal değişiklikler, dengesiz beslenme, kemoterapi gibi nedenlerle saç dökülmesi meydana gelebilir. Artık ABD’li dermatolog Doç. Dr. Alex Khadavi’nin geliştirdiği formül olan, tamamen doğal aktif bileşenlerden oluşan Revivogen ile genetik faktörlerden kaynaklanan saç kaybını önlemek mümkün.

    3-5 yıl önceki saçlarınıza kavuşabilirsiniz
    Uluslararası ve bağımsız laboratuarlarda kanıtlanmış etkinliği ve güvenilirliği ile tıp dünyası tarafından da ilgiyle karşılanan bir ürün olan Revivogen’in yaratıcısı Güney Kaliforniya Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Alex Khadavi, “Tüm saç dökülmelerinin % 95’i genetik yatkınlık nedeniyle gerçekleşiyor. Kullanılan ilaçlar, çeşitli stres dönemleri, yetersiz beslenme vb. gibi nedenler tüm saç dökülmelerinin ancak %5’lik kısmını açıklayabilir. Dolayısıyla saç dökülmelerine kalıcı çözüm bulabilmek için temel nedenleri incelemeniz ve çözüm bulmanız gerekir. Revivogen ile bu problemi çözmek, saç miktarını artırmak, saç tellerinin daha kalın, güçlü ve dolgun olmasını sağlamak, saçların 3 ila 5 yıl önceki halini yeniden elde etmek mümkün” şeklinde konuşuyor.

    Genetik etkilere dikkat
    Erken müdahalenin, saç dökülme sürecini geri çevirmek için çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Khadavi, saç dökülmeleri ve Revivogen hakkında şunları söylüyor: “Saç derisi geçilmesi zor bir engeldir. Dolayısıyla sadece doğru içeriği değil doğru teknolojiyi de kullanarak aktif bileşenleri saç köklerine ulaştırabilmek ürünlerin başarısında önemli bir rol oynayacaktır. Transdermal Follicular Delivery System denilen özel bir taşıma teknolojisi sayesinde Revivogen, problemin kaynağı olan saç köklerine kadar ilerleyebiliyor, ayrıca harici uygulandığı için yan etki korkusu olmaksızın rahatlıkla kullanılabiliyor. Tüm saç dökülmelerinin %95’inin nedeni, genetik olarak yatkınlığı bulunan kişilerde DHT’nin saç köklerini baskılamasıdır. Hem kadın, hem de erkek vücudunda bulunan bir hormon olan DHT, saç dökülmesi ve sivilce gibi sorunlara neden olabilmektedir. Başarısı bilimsel olarak kanıtlanan Revivogen, saç dökülmesine neden olan DHT’nin saç köklerinde oluşumunu ve saç köküne olan olumsuz etkilerini engelliyor.”

    Saç miktarını artıran doğal madde
    50 yaşına gelen her iki erkekten birinde görülen, saç dökülmesi ya da kellik, erkeklerin en fazla dert ettikleri konular arasında yer alıyor ve bu durum büyük bir sorun. Kasım ayından itibaren Eczacıbaşı İlaç Pazarlama güvencesiyle Türkiye’de satışa sunulan Revivogen, içeriğindeki doğal maddeler sayesinde saçların dökülmesini engellerken, saç miktarını artırıyor. Saç tellerinin daha kalın, güçlü ve dolgun olmasını sağlıyor. Tamamen bitkisel içerikli olan Revivogen, saçı korurken aynı zamanda besliyor ve yeniden canlandırıyor. Avrupa’daki bağımsız laboratuarlarca test edilip etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanan Revivogen, hem kadınlar hem de erkekler tarafından güvenle kullanılabilen bir ürün. lk 6–8 haftalık kullanım sonrası saç dökülmesinde gözle görülür azalma sağlayan Revivogen saç bakım losyonu, her gün -tercihen yatmadan önce- 1 kez kafa derisine damlalık ile uygulanıyor. Revivogen düzenli kullanıldığı takdirde 3–6 ay içerisinde etkisini gösteriyor.

    Revivogen ile saçlarınızı geri kazanın!

    Revivogen’in tamamen doğal aktif bileşenlerden oluşan etkili bir ürün olduğunu belirten Doç. Dr. Alex Khadavi, “Revivogen, kafa derinizde şeftali tüyü dediğimiz ufak saç kökleri olduğu sürece saç dökülme sürecini geri çevirip saçlarınızın 3 ila 5 yıl önceki halini yeniden elde etmenizi sağlayabilir” diyor ve ekliyor: ‘Saç dökülmenize mucizevi şekilde kısa sürede çözüm bulacağını, kısa süreli ya da haftada sadece 3–4 defa kullanımla saç dökülmenizi kalıcı olarak durduracağını iddia edenlere inanmamak gerekir. Saç dökülmesine neden olan DHT vücudumuz tarafından her gün ve sürekli olarak üretilir. Bu nedenle, saç dökülmenizi durdurmak ve saçlarınızı geri kazanmak istiyorsanız seçtiğiniz ürünün her gün kullanılan bir olması ve ayrıca seçeceğiniz bu ürünün, hayat boyu kullanmanız gerektiği için hiçbir yan etkisinin olmaması önemlidir.


    kaynak:sacveciltbakimi.com

    Saç Boyası Soruları

    Saç boyasından dolayı saçlar kesinlikle yanmaz açıcı toz ile yapılan işlemlerden dolayı yanar kopar.. Bu nedenle boya ile ilgli olumsuz birşey olamaz. Hamile bayanlar 4. aydan itibaren bitkisel boya ile saçlarını boyatabilir. Boyaya karşı alerjisi olan kişilere de bitkisel boya tavsiye edilebilir.Bitkisel boylar normal boyalar gibi beyaz kapatma özelliğine sahiptirler ve yine normal boyalar gibi renklerini çok canlı olarak vermektedirler.

    kaynak:sacveciltbakimi.com

    Kabarık Saç Bakımı ve Maskara Kullanımı


    Kadınlar saçlarıyla veya makyajla ilgili bazı problemler yaşayabilir. Kabarık ve zayıf saçların bakımı ve kızıl kadınların kullanacakları ürünlerin renkleri bunlardan sadece ikisi... İşte iki konu ve çözüm önerileri.
    Kabarık saçlar için ne yapmalı?
    Saçlarınız dibe doğru düz ve uçları kabarıksa bakım teknikleri ve kesim modeli konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Öncelikle kuaförünüze saçlarınız için daha kısa ve yüzünüzü çevreleyen bir model önermesini isteyebilirsiniz. Taç gibi aksesuarlar kullanmanızı sağlayabilecek uzunlukta bir kesim tercih edilebilir. Daha hacimli saçlar…
    Bunun yanı sıra saçlarınıza hacim kazandıran bir şampuan veya bakım ürünleri kullanabilirsiniz. Duştan sonra saç köklerini besleyen ürünleri tercih edebilirsiniz. Saçlarınızı gece yıkıyor ve saç kurutma cihazıyla kurutuyorsanız, saçlarınızı at kuyruğu gibi başınızın üzerinde toplayarak istediğiniz gibi hacimli olmasını sağlayabilirsiniz. Eğer saçlarını sık yıkayan biriyseniz, ıslakken yuvarlak fırça ve kurutucu ile saç diplerinden başlayarak düzleştirebilirsiniz. Eğer zamanınız varsa hacim veren saç şekillendiricileri 10 dakika kadar bekletip, saçlarınıza daha dolgun bir görünüm kazandırabilirsiniz. Kızıllar hangi renk maskara kullanmalı?
    Kızıl saçlı, açık renk kaş ve kirpiklere sahip kadınların maskara seçmesi zordur. Kızıl saçlar, kaşlar ve kirpiklere sahip olduğunuz için daha fazla üzülmeyin. Çoğu insanın kaşları ile saç renkleri arasında ton farkı mutlaka vardır. Kızıl saçlar ile siyah maskara kullanmak uygun olmayabilir. Bu nedenle çok yoğun olarak kullanılmamak şartı ile kahverengi maskaranın tercih edilmesi öneriliyor.

    kaynak:sacveciltbakimi.com

    Tüylerden Ne Zaman Kurtulmalı


    Kadınlar koltuk altı, bacak, bikini bölgesi, bıyık, çene, ayak parmakları ve ayağın üst bölgesindeki tüylerden; erkekler ise daha çok sırt, ense, göğüs ve yüzlerindeki tüylerden şikayet ederek laser epilasyon yaptırıyor. Lazerin sadece siyah ve kalın tüyler üzerinde etkili olduğunu, beyazlayan tüyleri yok edemediğini belirtiliyor. Uzmanlar Lazer epilasyon hakkında az ve yanlış bilinenleri şöyle sıraladı: Lazer epilasyon en az altı seans uygulanıyor, her seans sonrasında bir kontrol seansı yapılarak tüylerin tamamen yok edilmesi hedefleniyor. Günümüzdeki lazer teknolojileri, açık renk ve ince tüyler üzerinde etkili olamıyor. Laser uygulamaları konusunda en uygun dönem ekim ve mayıs aylarının arasındaki dönem. Tek bir seans uygulamasında tüylerde yüzde 15-20 azalma oluyor. Güneşlenip çok koyu bir tene sahip olan kişilerde lazer uygulaması yapılması doğru değil. Çünkü lazer sonrasında ciltte lekelenmeler alıyor. Lazer uygulamasının ten açıldıktan sonra yapılması gerekiyor. Ekim-Mayıs arası dönemde koyu renkteki tüyler dökülüyor, ince olanlar az da olsa çıkıyor. Koyu renkteki tüylerin az da olsa çıkma ihtimaline karşı yılda bir ya da iki defa tekrar atış yapılması gerekiyor. Yüz ve çene tüylenmelerinde laser çok iyi sonuç veriyor. İsteyenlerin bikini bölgelerine de uygulanıyor. Kol ve yüzdeki ince tüylerde ise laser etkisiz oluyor. Lazerden önce mutlaka lokal anestezi amacıyla krem sürülüp yaklaşık 45 dakika bekleniyor. Seans araları zamanla açılıyor. Yaşa bağlı olarak renk değişikliği olacağı için, rengi değişen ya da beyazlayan tüylerde iğneli epilasyon öneriliyor. Kilo alımı da tüylenmeyi artırıyor. Erkeklerin sırt bölgesine yapılacaksa tek seans 1,5 saat sürüyor. Tüm sırt için lazer tercih edenlerin sabırlı olmaları gerekiyor. Cihazın ucundaki bölüm ile tüy kökü yakılıyor, tüm tüy köklerine aynı anda etki edemiyor, o yüzden 5-6 seans sürüyor. Lazerden sonra 50 faktör

    İstenmeyen tüyler kadınları da erkekleri de estetik açıdan rahatsız ediyor. Yüz bölgesinde sakallar göze yakın bölgelere kadar yayılabiliyor bu da rahatsızlık yaratıyor. Göze yakınlığına da dikkat ederek uyguluyoruz. Ayrıca kulak kenarlarında çıkan tüyler de laser ile alınabiliyor. Sadece kemiğe yakın bölgelerde yak dokusu azaldığından ağrı az da olsa olabiliyor” dedi. İşlemden sonra lazer yapılan bölgeye kortizonlu krem ve buz uygulaması yapılıyor. Bu şekilde 5-10 dakika beklemek gerekiyor. Lazer yapıldığı gün, duş alınmaması öneriliyor. Uygulandığı ilk gün hafif kızarıklık oluyor. Lazerin üç farklı fazı ve bu fazların da kendi aralarında dereceleri var. Uygulama da buna göre yapılıyor. Lazer yaptıranlara 50 faktör güneş koruyucu ürün öneriliyor. Lazerden sonra kesinlikle güneşlenilmemesi gerekiyor.

    kaynak:sacveciltbakimi.com

    10 Adımda Makyaj

    Özellikle biz çalışan kadınlar için sanırım makyaj artık yaşantımızın bir parçası. Gerçi yapılan piyasa araştırmaları gösteriyor ki Türkiye genelinde bakıldığında makyaj’a pek de meraklı değiliz. Kadınların yaklaşık %50‘si makyaj ürünleri kullanıyor. Ama ben gene de özel bir toplantıya, özel bir geceye makyaj`sız katılacak kadın sayısının pek az olacağına inanıyorum. Genellikle kullanılan ürünler ise ruj, göz kalemi ve rimel olarak sıralanıyor. Ekonomik yetersizlikten ve (hadi açık konuşalım) tembellikten kaynaklanan bir durum da var ki, o da makyaj`da doğru ürünleri kullanmamamız. Makyaj`ın 10 adımı olarak tanımladığımız rutini pek azımız yapıyoruz. Genellikle “rujumu süreyim, çıkayım” eğilimindeyiz. İşte size güzelliğe giden yolda 10 adım… 1. Adım: Kusur Kapama: Gözünüzün alt kısmına Kapatıcı Stiğinizi küçük noktalar halinde uygulayın. Yüzük parmağınızı kullanarak yumuşak hareketlerle yayın. Avon Kapatıcı Stiği cildinizdeki tüm lekeleri ve kusurları kapatmak için kullanabilirsiniz. Tek yapmanız gereken, sürdükten sonra görünmeyinceye kadar yaymak… 2. Adım: Fondöten
    Doğru fondöten kullanımı nemlendirme ile başlar. Fondöten kullanmadan once cildinize mutlaka nemlendiricinizi sürünüz. Böylelikle fondötenin daha doğal ve kusursuz görünmesini sağlarsınız. Saç diplerinde ve çene çizgisinde fondötenin bir hat halinde kalmamasına dikkat edin. Eşit bir uygulama için fondöten süngerleri bayağı işe yarıyor ve sonuçta ellerinizin de kirlenmesini engelliyor. Fondöten`de doğal cilt renginize yakın bir ton seçin. Yazın daha koyu bir ton seçmenizde fayda olabilir. Mükemmel fondöten gözle farkedilmemelidir. Çoğumuz cildimize kusursuz bir görünüm vermek için makyaj yaparız. Mükemmel bir cilt izlenimi vermek isteriz, mükemmel bir fondöten izlenimi değil! Fondöten`inizi, alın, burun, yanak ve çene üzerine birer damla sürün. Parmak uçlarınız veya bir sünger yardımıyla yayın. Nemli sünger, fondöten`inizin daha güçlü bir kapatma özelliğine sahip olmasını sağlar. Ne kadar kapatma istediğiniz size kalmış. Daha çok kapatma için krem tipi, daha hafif kapatma özelliği için losyon tipi fondöten`ler yada renkli nemlendiriciler kullanabilirsiniz. 3. Adım: Pudra İsteğinize göre Avon’un Sıkıştırılmış veya Toz Pudra`larından bir tanesini, alnınızdan başlayıp burun ve yanaklarınıza ve daha sonra çenenize hafif bir tabaka halinde uygulayın. Pudra cilde mat bir görünüm verir ve yumuşak bir yüzey oluşturur. Böylece allık için hazır pürüzsüz bir doku sağlar. 4. Adım: Allık Allık`ınızı, gözün altından yanağın merkezinden başlayarak saç çizgisine doğru yukarı ve dışa doğru hareketlerle yayın. Yayma işlemini parmak uçlarınız veya bir fırça yardımıyla yapın. Allık`ın daha doğal görünmesi için geniş uçlu bir fırça kullanmanız yararlı olacaktır.
    Makyaj`ın Altın Kurallar-2 Güzelliğimize düşkün olsak da, makyaj`ın 10 adımı olarak tanımladığımız rutini pek azımız yapıyoruz. Genellikle “rujumu süreyim, çıkayım” eğilimindeyiz. Geçen hafta size güzelliğe giden yolda 10 adımı anlatmaya başlamıştık. Makyaj`ın ilk adımları olarak fondöten, pudra ve allık`tan bahsetmiştik. Şimdi de gözler ve dudaklarla devam edeceğiz. Aslında makyaj`a başlamadan önce yapmamız gereken çok önemli bir işlem var ki o da cilt bakımı. Unutmayın, bakımsız bir cildi, en güzel makyaj bile kurtaramıyor. Cildinizin temizlenmesi, toniklenmesi ve nemlendirilmesinden oluşan bu ön hazırlık, yalnızca cildinizin daha iyi görünmesini sağlamakla kalmaz, kalıcı bir makyaj için mükemmel bir baz oluşturur. 5. Adım: Eyeliner Göz kapaklarınızın üstüne eyeliner sürmek hem bakışınıza derinlik katar, hem de kirpiklerinizin daha uzun ve gür görünmesini sağlar. Düzgün eyeliner çekebilmek mükemmel sonuçlar doğuran bir beceridir ve becerinin sırrı eyeliner’i ince çekmektir. Titremesiz bir sürüş için dirseğinizi sert bir düzeye dayayarak kolunuzu destekleyin. Eyeliner’ı kirpik çizgisine, dış uçtan başlayarak uygulayın. Daha yumuşak bir görünüm için bu çizgiyi yayın. Eğer bir hata yapmışsanız, göz makyajınızı hemen silmeyin. Bir kulak pamuğuna fondöten`inizden damlatın ve fondöten`i hata yapılan bölgeye sürün. Böylece eyeliner’ınızı tekrarlamanız için alanınız açılmış olacak. 6. Adım: Gözfarı Koyu renk olan göz farını eyelinerın üzerine, gözkapağının dış katından içeriye doğru uygulayın. Daha açık olan farı ise göz kapağının iç köşesinden başlayıp yukarı doğru devam ederek kaş altına uygulayın. İki rengi birbiriyle dikkatlice karıştırın.
    Sürülen farın en fazla bozulma şekli zamanla göz kapağınızın üzerinde çizgiler ve kırıklar oluşturması şeklindedir. Eğer far doğrudan veya fondöten sürülmemiş cilt üzerine uygulanırsa, bu şekilde kırılmalar ve çizgilenmeler oluşur. Bunu engellemek için göz kapağınıza fondöten sürdükten sonra pudra uygulayın. Ayrıca pudra, cildinizden gelen yağı da kurutmayı sağlar. Pudray`ı göz kaleminizi sürdükten sonra uygulamanızı tavsiye ediyoruz. Böylece kalemi matlaştırıp, sabitleştirebilirsiniz. 7. Adım: Rimel Rimel`i önce üst kirpiklerinize, fırçayı yatay tutarak uygulayın. Fırçayı dikey tutun ve fırçanın sadece tepesini kullanarak alt kirpiklerinize uygulayın. Gerekiyorsa kısa kirpikleri fırçayla birbirinden ayırın.
    Piyasada farklı kullanımlar için değişki ürünler bulunmakta. Daha uzun kirpikler için, daha dolgun kirpikler için, suya dayanıklı, vs. Suya Dayanıklı ürünlerden Avon’un Perfect Wear Mascara’sının suya %100 dayanıklı olduğunu da hatırlatalım. 8. Adım: Dudak Kalemi Dudak Kalemi ile üst dudağın dış kenarına ortadan başlayarak düzgün bir çizgi çizin. Üst dudağın diğer kenarında da aynı işlemi tekrarlayın. Alt dudağın dış kenarına da bir köşeden diğerine düzgün bir çizgi çizin. Bu çerçeve ruj`unuza bariyer görevi görecek ve dudağınızın ruju emmesini engelleyecektir. Böylelikle ruj`un dudak çevresindeki kırışıklıklara dolarak kötü bir görüntü oluşturmasının önüne geçebilirsiniz. 9. Adım: Ruj Kadınların en çok kullandıkları makyaj malzemesi ruj`dur. Bu hiç şaşırtıcı değil, çünkü ruj yüzünüzde anında bir fark yaratabilir.
    Ruj`unuzu sürmeden önce mutlaka dudağınızın üzerindeki sertleşmiş kabukları temizleyin. Ruj`unuzu kalemle belirginleştirdiğiniz dudak çevresinin içine sürün. Dudak çevresine çizdiğiniz kalemi ve ruju dikkatlice karıştırarak dudak kaleminin gözü rahatsız edecek şekilde belirgin olmasına engel olun. Ruj`unuzu daha rahat sürebilmek için bir fırça kullanın. Ruj`u gereğinden fazla sürerseniz bulaşmasını ve çıkmasını hızlandırırsınız. Ruj`u sürdükten sonra bir mendille fazlasını alarak makyaj`ınızı tamamlayın. Unutmayın! Parlak ya da pastel tonu açık renkler dudakları vurgular ve daha büyük gösterirken, koyu ve mat tonlar dudakları daha küçük gösterir. 10. Adım: Oje Makyaj`ınız tırnaklarınızı renklendirmeden tamamlanmış sayılmaz. Daha sağlıklı ve güçlü tırnaklar için tırnak cilanızı kullanmadan önce tırnaklarınıza bakım ürünleri uygulayın. Tırnak cilasının altına süreceğiniz tırnak koruyucu ürünler, hem ojenizin daha rahat sürülmesini, hem de daha kalıcı olmasını sağlar. Tırnak cilalarını mümkün olduğu kadar az dokunuşla, tırnak diplerinden uçlara doğru yayarak uygulayın. İki ya da üç kat uygulanmış oje bir tek kalın kata göre hem daha güzel görünür, hem de daha uzun ömürlü olur.

    Doğal ürünlerle kış bakımınızı yapın

    Hiç bir ekstra ürüne para vermeden, mutfağınızda her zaman bulunan besinlerle, kışın olumsuz etkilerine meydan okuyun!

    Kışın olumsuz etkileri cildin yıpranmasına yol açıyor. Bu yıpranmayı önlemek için evde bulunan malzemelerle mucize yaratmaya ne dersiniz? Sirke, bal ve kille doğal maskeler hazırlayıp cildinizi kış kabusundan kurtarabilirsiniz.

    Kış aylarında cilt ekstra bir bakım istiyor. Soğuk ve rüzgârlı hava cildin kurumasına yol açarken, kapalı mekânlardaki kirli hava ise cildin gözeneklerini kapatarak, nefes almasını engelliyor. Cilt, mat bir görünüm kazanıyor ve olumsuz dış etkenlere karşı mücadele edemiyor. Yaşlanma etkileri artarak kırışıklıklara davetiye çıkarıyor.

    Kış aylarında cildinize özen göstermelisiniz. Çünkü cildin yaşlanmasının nedeni yaşın yanı sıra dengesiz beslenme ve olumsuz dış etkenler.

    Balık, ceviz, soya, su tüketiniz..

    Cildin yaşlanmasını önlemek için ise öncelikle beslenme alışkanlığınızın balık, sebze ve su ağırlıklı olmasına dikkat etmelisiniz. Günde en az 1.5 litre su içiniz. Bunun yanı sıra E ve C vitaminli meyve ve sebze sularını bol bol içebilirsiniz. Cildin dış etkenlere karşı savunma gücünü artıran balığı haftada üç kez yemeye özen gösterin.

    Posalı yiyeceklerle (soya, fasulye, bezelye gibi) cildinizin yaşlanmasını durdurun. Soya, içeriğindeki doğal östrojen sayesinde cildin her dem genç kalmasını sağlıyor. Omega 6 içeren ceviz, fındık, badem ve ay çekirdeği cildi nemlendirip besliyor ve yaşlanmayı geciktiriyor.

    Konserve yiyecek ve şarküteri ürünlerinden uzak durunuz ve asla sigara içmeyiniz.

    Bu arada kil, bal ve sirkeyi kış güzelliğiniz için mutfağınızdan eksik etmeyin. Kili baharatçıdan ya da doğal ürünler satan dükkânlardan temin edebilirsiniz.

    Cildinizi ballı sabun ile güzelleştiriniz


    Saç bakımı ve cilt bakımına özel 18 çeşit sabunu bulunan Roen’in ballı sabunu ile cildinizi arındırarak ferahlatabilirsiniz. Saf bal katkılı, nemlendirici özelliğe sahip Roen ballı sabun, özellikle rüzgarlı bahar günlerinde kurumuş, ciltleri nemlendirmekte etkilidir. İçerdiği bal özü ile cildinizi temizlerken banyonuzu da SPA’ya dönüştürür. Nişantaşı’ndaki butik dükkanında bitkisel bakım, temizlik ve banyo ürünleriyle özgün seçenekler sunan Roen’in el yapımı sabunları ile yüzünüzü doğaya çevirin. Her cilt tipi için farklı seçenekler sunan Roen’de selülitlere karşı yosun, rahatlatıcı özelliği ile rezene, hassas ciltlerdeki egzama ve kaşıntıyı giderici ardıç, yağlı ciltlere portakal, nemlendirici özelliğiyle bal sabunu seçenekleri bulunmaktadır. Roen sabun serisinde, hayvansal yağ bulunmamaktadır. Soğuk yöntemle üretilen tüm sabunlar hindistancevizi yağı ve zeytinyağından imal edilmektedir. Bu nedenle cilde uyumu mükemmeldir. Sabunların renklendirilmesinde bitki-meyve özleri ve parçaları kullanılmaktadır.

    Naneli Maske

    Üç avuç nane yaprağının üzerine kaynar su dökülerek bir gün beklenir. Bir gün sonra süzülen iki fincan nane suyuna bir çay kaşığı menekşe yağı, bir çorba kaşığı kaymak ve bal ilâve edilir. Hazırlanan karışıma mısır unu ilâve edilerek krem kıvamına gelinceye kadar yoğrulur. Yüzü nemlendirerek ona güzellik ve canlılık sağlayan naneli maske, aynı zamanda koruyucu olarak ta ellere ve diğer uzuvlara tatbik edilir. Hazırlanan bu güzellik kremi şampuan olarak kullanıldığında da saçlara ayrı bir canlılık verir.

    NOT: Cilde uygulanan yüz maskelerinin pek çoğu 15 ila 20 dakika uygulanır ve sıcak su ile yıkanıp uzaklaştırılıp ardından so­ğuk su ile durulanır. Maskeyi göz alanlarına uygulamayın. Her hangi bir maskeyi kullanmadan önce yüzünüz yıkanmalı veya krem ile temizlenmelidir.,



    kaynak:sacveciltbakimi.com

    Aşırı Terlemek ve bunun Tedavisi

    Yüzlerinden, ellerinden ter damladığı için tahtaya kalkamayan, toplum içine çıkmaktan korkan gençlerden, el şıkışamayan, müzik aleti çalışamayan insanlardan ve hatta elleri aşırı terlediği için biberonlarını tutamayan bebeklerden bahsediyoruz. Aşırı terleme bu insanlar için kader değildir. Günümüzde bir çok ilaç ve çok etkili cerrahi tedavilerle bu hastalar rahatlatılabilmektedir.

    Hiperhidrozis kişilerin yaşamını çok etkileyebilir, fizik rahatsızlar veya sosyal sıkıntılar oluşabilir, günlük aktivite ve iş hayatı olumsuz etkilenebilir. Kişiler ıslak elbise ve ayakkabılarından rahatsızlık duyarlar, devamlı ıslaklık ayaklarda çatlaklar oluşmasına, cildin tahrişine, mantar üremesine ve ayak kokusuna yol açar. Aşırı terleme elbise ve ayakkabıları bozar, yenilerini satın almak için ekstra para harcamak zorunda kalırlar.

    Aşırı terleme olan hastaların psikolojik durumları etkilenir, bazen günde iki-üç kez elbise değiştirmek zorunda kalırlar, kendilerine güvenleri azalır, günlük aktivitelerden kaçarlar, mutsuz ve hatta depresyonda olurlar.

    Elleri devamlı nemli olan kişiler sık sık ellerini havlu veya kıyafetlerine sürerek temizlerler, el sıkışmaktan kaçınırlar. Nemli eller ve yüz yanlışlıkla aşırı endişeli kişiler olduklarının zannedilmesine yol açar. Bunun yanında endişeli durumlarda da terleme çok daha fazla oluşur.

    Terli ellerle aletleri tutmakta, müzik aleti çalmakta , elektronik cihazları çalmakta zorlanırlar, kağıtlar ıslanır ve mürekkepli yazılar terle kağıt üzerinde dağılır. Bu kişiler yazı yazmada veya resim yapmada güçlük çekerler. Cam objeleri düşürürler, elektrik şokuna maruz kalabilirler.

    Aşırı terleme genellikle çocukluk ve ergenlik yaşlarında ortaya çıktığı için ilerideki meslek seçimini, kariyeri, başarıyı negatif etkilemektedir. Kişiler eğitim, satış , pazarlama gibi sık el sıkışma ve temas gerektiren işleri seçmekten kaçınırlar.

    Aşırı terleme yapısal olabileceği gibi başka hastalıklar sonucu da oluşabilir. Doğru tanı konması hem terlemenin tedavisi hem de altta yatan hastalığın tedavisi için çok önemlidir.

    Aşırı terlemeye yol açan hastalıklar arasında halk arasında zehirli guatr denilen hipertriodizm, şeker hastalığı, hipoglisemi ve gut gibi hastalıklar, menapoz, böbrek üstü bezi rahatsızlıkları sayılabilir.

    Özellikle gece terlemeleri olan hastalarda tüberküloz yani verem, kalp kası iltihabı (endokardit), lenfoma, bazı ilaçların yan etkileri terlemenin sebebi olabilir. Ayrıca bazı kanserlerde, sinir sistemi hastalıklarında, omurilik yaralanmaları veya ameliyatları sonrasında da aşırı terleme oluşabilir.

    Bazı fobik hastalarda ve panik atak hastalarında da aşırı terleme görülebilir.

    Burada sayılan birçok önemli hastalıkta da aşırı terleme görülebileceği için hastalardaki terlemenin yapısal mı, yoksa başka bir hastalıktan mı kaynaklandığının belirlenmesi çok önemlidir. Altta yatan bir hastalık varsa öncelikle bu tedavi edilmelidir. Yapısal aşırı terleme tedavisi ise terlemenin şiddetine göre planlanır. Hafif terlemeler için piyasada bazı ilaçlar vardır. Gerektiğinde daha güçlü yapma ilaçlar hazırlatılabilir.

    Bir diğer terleme tedavisi iyontoforez denilen doğru akım kullanılarak yapılan elektrik tedavisidir. Bu yöntemde özel olarak hazırlanmış bir cihaz içerisinde hasta el ve ayaklarını yirmi dakika tutar. Bu şekilde haftada iki veya üç kez yapılan seanslarla fayda gören hastalar normal yaşamlarını sürdürebilirler. Bu cihazın kullanılması hastalara öğretilmekte ve hasta cihazı satın alarak evde devamlı kendi kendine tedavi yapabilmektedir.

    Bir diğer tedavi yöntemi botoks uygulamasıdır. Botoks uygulamasında ter bezlerinin olduğu bölgeye sık aralıklarla botoks enjeksiyonu yapılarak ter bezleri felç edilir, terleme durur. Etkili bir yöntemdir ancak etkisi geçicidir. Botoksun etkisi ortalama altı ay kadar sürer, her altı ayda bir tekrarlanması gerekir, bu nedenle maliyeti yüksek bir tedavi şeklidir. Terlemenin acil durdurulması gereken (özel günler,sınav,düğün gibi…) günlerde de bir seferlik uygulaması yapılabilir.

    Aşırı terlemenin diğer tedavi yöntemleri cerrahi yöntemlerdir. Cerrahi tedavi yöntemleri en başarılı yöntemlerdir. Koltukaltı veya kasık terlemelerinde buradaki ter bezleri cerrahi yöntemle temizlenir ve o bölgelerde terleme durdurulmuş olur. Yan etkisi olmayan kolay bir ameliyattır.

    Aşırı terlemenin en etkili tedavi yöntemi ise terleyen bölgeye giden sinirlerin kesilmesidir. Bu yöntemle ter bezlerinin çalışması durur ve istenilen bölgede tam kuruluk sağlanır. Koltukaltına, kola ve ellere giden sinirler akciğerin arkasında, göğüs duvarının ön kısmında bulunurlar. Bu sinirlerin kesilmesi endoskopik yöntemle yapılmaktadır. Kısaca ETS (Endoskopik Transtorasik Sempatektomi) denilen bu yöntemde göğüs duvarında açılan bir cm’lik iki veya üç delikten kamera ve aletler gönderilerek sinirler kesilir, sinirin kesildiği bölgede tam olarak kuruluk sağlanmış olur.

    Özel bir aşırı terleme çeşidi de gustatuar terleme denilen yemek yeme esnasında yüzde, burunda, dudak çevresinde oluşan aşırı terleme tipidir. Şeker hastalarında daha sık görülür. Bu hastaların terlemeyi arttıran kahve, çikolata, baharatlı ve ekşi gıdalar, alkol ve çok sıcak gıdalardan kaçınmaları gereklidir. Bu hastalara da değişik tedavi yöntemleriyle yardımcı olunabilmektedir.

    Kışın saç bakımı ve cilt bakımı önerileri

    Havaların soğuması ile birlikte özellikle bayanların cilt ve saçlarında yaşanan problemler, yapılacak birkaç işlemle önlenebiliyor.

    Uzmanlar, soğukların başlaması ile özellikle bayanların cilt ve saçlarında problemler yaşadığını, bu problemlerin alınacak birkaç önlemle çözülebileceğini belirtiyor. Soğuk havalarda bayanların yüzlerinde kızarma, gerilme ve kurumalar yaşanabileceğini dile getiren uzmanlar, eğer soğukta yüz kızarıyorsa o cildin oldukça hassas olduğunu, bu yüzden nemlendirilmesi gerektiğini belirterek, yüz temizliğinde anti-alerjik ve yağlı ürünler kullanılmasını, makyaj ürünlerinde nemlendirici özelliğe sahip ürünlerin tercih edilmesini ve soğuğa çıkarken yüzün mutlaka şal veya atkı ile korunması gerektiğini vurguluyor.

    Yüzde gerilme varsa yüzün nemlendiricisiz bırakılmaması gerektiğini ifade eden uzmanlar, duşta fazla kalınmamasını ve bakım ürünleri seçerken gliserin, vazelin ve bitkisel yağlar bakımından zengin ürünlerin seçilmesini tavsiye ediyor.

    El kuruyorsa, elin suyla her temasından sonra mutlaka krem sürülmesini, eğer vakit yoksa günde en az iki kez ellerin kremlenmesini, dışarı çıkarken mutlaka eldiven giyilmesini ve haftada en az bir kez badem yağı ile masaj yapılmasını öneren uzmanlar, eğer elde çatlamalar varsa gece yatmadan önce zengin içerikli besleyici bir krem sürülmesini, daha sonra pamuk bir eldiven giyilmesini ve sabaha kadar çıkarılmaması gerektiğini belirtiyor. Kış aylarında özellikle dudakların oldukça etkilendiğini dile getiren uzmanlar, yüze nemlendirici sürülürken dudakların unutulmaması gerektiğini ve gün içinde stick nemlendirici kullanılmasını öneriyor.

    Kış aylarında saç bakımına da önem verilmesi gerektiğini dile getiren uzmanlara göre, en çok bakıma ihtiyacı olan saçlar kuru saçlar. Kuru saçlara sahip bayanların besleyici şampuanlar kullanmasını öneren uzmanlar ayrıca haftada 1 kez serum uygulanmasını, mümkün olduğunca saçların kurutma makinesi ile kurutulmamasını tavsiye ediyor.

    Eğer bayanlar ince saçlara sahip ve saçlarda kırılma yaşıyorlarsa, gerekmedikçe boya, balyaj ve kimyasal içerikli işlemleri yaptırmamaları gerektiğini de söyleyen uzmanlar, bu tür saçlara sahip bayanların doğal içerikli ve nemlendirici özelliğe sahip ürünler kullanmasını tavsiye ediyorlar...


    kaynak:sacveciltbakimi.com

    Ev Tipi İğneli Epilasyon

    Kalıcı epilasyon sağlamak amacıyla elde taşınan cihazlar kullanıcıların hizmetine sunulmuştur. Cihazın probu epilasyon yapılacak bölgedeki cilt üzerinde tutularak akım verilir, akım kıl köküne cilt üzerinden geçerek kıl kökü hücresini yakmak suretiyle epilasyon yaptığı ileri sürülen bir yöntemdir. 5 saniye süreyle kıl üzerine akım uyguladıktan sonra cımbızla çekildiğinde kolaylıkla kılın gelmesi gerekir, kıl rahat çıkmıyorsa bir kez daha denemek gerekir üçüncü kez aynı bölgeye akım verilmesi önerilmemektedir. ( iğneli epilasyon )

    Avantajları

    1. Paradan tasarruf sağlar bu cihazlar 40-50 dolara alınabilir
    2. Kendi kendinize uygulama rahatlığı

    Dezavantajları

    1. Bir çok kişi kendi kendine elektroliz yapmaya çalısır ancak çoğu kimse bunu başaramaz.
    2. Çok uzun zaman alır.
    3. Ciddi kalıcı cilt hasarı oluşabilir.
    4. Yetersiz teknik nedeniyle kalıcı epilasyon sağlanamayabilir.
    5. Ciltte kızarıklık, şişme, yanık gibi gecici yan etkiler yada doktor tedavisi gerektiren ciddi yanıklar meydana gelebilir.
    6. Bazılarına profosyonel elektroliz uygulamalarından daha ağrılı olarak hissedebilir.
    7. Ayna kullanmayı gerektiren bölgelerde ters görüş etkisi nedeniyle cihazın uygun şekilde kullanımı zorlaşır.

    kaynak:sacveciltbakimi.com

    Saç Bakımınız için ipuçları

    Uzun veya kısa, düz veya kıvırcık…bakımlı saç her kadını güzel gösterir üstelik kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Lepiska saçlar için, işte bazı ipuçları.

    Saçınızı Yıkarken

    • Saçın güzel olması için öncelikle temiz olması şarttır. Şampuanınızın etkisini ve genel saç hijyeninizi artırmak için fırçalarınızı sık sık sabun ve sıcak suyla temizleyin.
    • Şampuan öncesi saçınızı kir ve tozdan arındırmak için fırçalayın. Şampuanınız daha etkili olacaktır.
    • Krem işlemini uygularken,kullandığımız saç kremi herhangi bir bakım özelliği taşımıyorsa saç derisine temas etmeyecek şekilde sadece uç kısımlara uygulayın ve bol suyla durulayın.
    • Saç derisinin asit seviyesi ciltten daha fazladır. Bu nedenle bazik özellikli sabun saç için kesinlikle tavsiye edilmez. Saç tellerinin kurumasına ve canlı hücrelerin tellerden ayrılmasına neden olur.
    • Şampuanın köpürme oranı, içeriğindeki köpürtücü maddelere ve kullanılan suyun sıcaklığına bağlıdır. Ayrıca saç ne kadar kirliyse şampuan o kadar az köpürür. Su ne kadar sert ve kireçliyse, o kadar fazla şampuan kullanmak gerekir. Kısaca köpürme, şampuanın çok fazla temizlediği anlamına gelmez.

    Saçınıza Hacim kazandırmak

    • Saçınızı yıkadıktan sonra havluyla hafif friksiyon yaparak kurulayın. Daha sonra saç dibinize masaj yapın. Bu yöntemle saç dipleriniz uyarılır ve kan dolaşımı düzenlenir; böylece saçınız tel tel ayrılacak ve kabaracaktır. Kurutma makinesi kullanıyorsanız, parmaklarınızla saç köklerinizi ayırarak kurutun.
    • Saçınız kuruyken hacim kazandırmak istiyorsanız, bir püskürtücü yardımıyla nemlendirin ve yuvarlak hareketlerle saç dibinize masaj yapın. Daha sonra şekillendirici bir köpük kullanın ve saçınızı kurutma makinesi ile kurutarak köpüğü sabitleyin.
    • Saçınızı fırçalarken öne doğru eğilerek içten fırçalayın. Sonra arkaya atarak dıştan da fırçalayın. Bu işlem saçı iyice düzeltecek ve daha “havalı” durmasını sağlayacaktır.
    • Küçük bir reçete: bir havluyu birayla nemlendirerek nemli saç diplerinize sürüp saçınızı öyle kurutun. Biradaki maya saçın hacmini artırarak harika görünmenizi sağlayacaktır.

    Saçınızın Rutin Bakımı

    • Saçınız düzse, muhtemelen yağlanmadan şikayetçisiniz. Bunu önlemek için günlük olarak derin temizleyici bir şampuan kullanıp, haftada bir yağ birikimini önleyecek temizleyici jel uygulayın.
    • Saçınız kıvırcıksa, muhtemelen kuruluk probleminiz var; nemlendirici bir şampuan ve krem kullanın. Yıkadıktan sonra saçınızın suyunu bir havluyla alıp, 4-5 damla silikon bazlı parlaklık verici serum uygulayın (saçınızın kalınlığına göre miktarı artırabilirsiniz). Saçınızı elinizle açın ve kendi kendine kurumasını tercih edin.
    • Saçınız dalgalıysa, parlaklık artırıcı bir şampuan ve krem kullanın. İyi çalkalayın. Geniş dişli bir tarakla saçlarınızın uçlarını açıp uçlardan köklere kadar silikon bazlı parlaklık verici bir sprey uygulayın. Önüne bigo takılmış bir fönle kurutun.
    • Yaz aylarında saçınızın ve saç derinizin bakımına daha fazla özen gösteri. Boyalı, permalı saçların yazın özellikle bakıma ihtiyacı vardır. Kullanacağınız ürünlerin güneş korumalı olmasına dikkat edin. Saçınıza nem verecek bakım maskeleri uygulayarak besleyin; saçınızdaki kuruluğu ve yıpranmayı önleyerek canlı, parlak bir görünüm sağlayacaktır. Saçınızı deniz tuzu ve klordan tamamen arındırmak için çok iyi durulayın.

    Saçınızı Boyarken

    • Kötü sürprizlerle karşılaşmamak için ya da bir ürünü ilk kez kullanıyorsanız; boyayı önce bir tutam saçınızda deneyin. Daha tedbirli davranmış olursunuz!
    • Saç diplerinize dudak besleyicisi sürün! Cildinizle saçınız arasında kalan bu bölgede oluşan mumumsu besleyici, boyanın cildinize yayılmasını önleyecektir.
    • Saçınızı boyandıktan sonra oraya buraya dağılmış boyayı temizlemek için boyanın bir kısmını saklayın. Boyalı bölgeye taze boyayı sürdükten sonra bölgeyi ılık suyla yıkayın.
    • Saçınıza ışıltı ve parlaklık kazandırmak için boyalı saçlar için hazırlanmış olan şampuanları tercih edin. Yeniden yapılandırıcı ve enerji verici bir serumla düzenli olarak kür yapmayı da ihmal etmeyin.

    Saç Bakımı yaparken işinize yarayabilecek küçük ipuçları

    • Saç deriniz kuruyor ve kaşınıyor ise, başınızı elma sirkesiyle yıkayın. Elma sirkesi kaşıntınızın kesilmesine yardımcı olacak, kuruluğu da giderecektir.
    • Saçınız sürekli karışıyor ve zor mu taranıyor? Herhangi bir saç kreminden çok az bir miktarı (birkaç damla) spreyli bir şişeye koyun. Su ekleyin ve iyice çalkalayarak kullanın.
    • Kepekten korunmak için bal kullanın! Çeyrek bardak sıcak suda 1 kaşık balı eritin. Parmaklarınızla saç diplerinize masaj yaparak bu karışımı iyice yedirin. Daha sonra saçınızı yıkayıp durulayın. Farkı fark edeceksiniz!

    kaynak:sacveciltbakimi.com